Reklam Alanı

Çıkarım Senle Her Maça "TOYOTA"

Bir markanın, bir organizasyona veya  bir takıma vs.. sponsor olma aşaması, o markanın talebine ve (takım/organizasyon yöneticileri) yani  hak sahiplerinin  ihtiyacına bağlıdır...

Bu sponsorluğun olup olmamasında bir çok  hak sahibi tarafından göz önünde bulundurulan (karar verme aşamasında onları bağlayacak) çok fazla stratejik hamleler ve uyulan politikalar olduğunu düşünmüyorum. Bazen hak sahiplerinin markaya olan bakış açısı, bazen sponsorluğu talep eden marka sayısının az olması, başka çare olmaması, bazen de sponsorluktan gelecek olan gelire duyulan ihtiyaçlar belirler sponsorluğun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini.. Sponsorluk konusunda önceden belirlenmiş çeşitli politika ve stratejileri olan ve yeri geldiğinde sponsorların onları değil,onların sponsoru seçtiği  takım ve organizasyonlar da vardır elbette (benim gözümde bu tip oluşumlara örnek: Barca -  Formula 1 vs...) 

Demem o ki; herhangi bir takım ya da organizasyona sponsor olmak isteyen (sektörü ne olur ise olsun (inşaat,turizm, otomotiv, hizmet, gsm vs...)  tanınmış  ya da tanınmamış, yapılan spor ile uyumlu ya da değil.) her markaya hak sahiplerinin kapısının açık olmasında bir sakınca yok bence, fakat bunun ancak   
B planı olması şartıyla...

Sponsorluk süresince ilk etapta uygulanması gerektiğine inandığım A planı ise, hak sahiplerinin (Takım/Organizasyon yöneticileri), hak sahibi oldukları spor branşı ile her yönüyle uyumlu (hedef kitle,imaj) markaları  önceden belirleyerek  onlara sponsorluk tekliflerini ayrıntılı bir şekilde ve gerekçeleri ile yapmaları ve o markaların önüne uzun vadeli iletişim planları koymalarıdır.. yani A planı seçme aşaması, B planı ise "bugünkü konjonktürde kapitalizmin hakim olduğu Endüstriyel spor' da (özellikle futbol) maddi açıdan rakipler ile aranın daha fazla açılmaması ve geriye düşmemek adına" seçilme aşamasıdır..

Konu başlığımıza dönecek olursak;

Hem bir Beşiktaş taraftarı hem de Toyota sahibi birisi olarak bu birliktelik üzerine bir değerlendirme yapmazsam olmazdı..

Duyduğum ilk gün acayip hoşuma gitti bu birliktelik, günden güne de bu birlikteliğe karşı olan hislerim artarak devam ediyor, öyleki tuttuğu takımın formasını alacak kadar fanatik biri olmadığım halde geçen gün gördüğüm şu fotoğraf  bu formadan bende de olmalı dedirtti bana ve arayışlara başladım..Bulduğum ilk yerde de almaya kararlıyım..

Bazılarına abartı gelebilir sırf  bir sponsorluktan ötürü forma almak, normal olan ya takımın renklerine aşıksındır alırsın formayı, kendi ismini yazdırırsın ya da sevdiğin oyuncunun isminin yazdığı formayı satın alır giyersin...bendeki de böyle bir ruh hali işte;kendimi bildim bileli Beşiktaş taraftarı olduğum halde ilk defa forma alma isteği doğdu içimde, onun da sebebi ;  (1) Sponsor markanın logosu ile forma renk ve tasarımının birbiri ile olan ahengi, (2)Sponsor markaya olan sempatim, (3) Babamın Toyota gibi adam olması :))

Evet, şimdiye kadar forma almamış olan Beni, forma alma eğilimine sokan en birincil etken marka ve o markanın forma ile olan ahengi olmuştur. Beşiktaş ile Toyota arasında yapılan bu sponsorluk anlaşması hangi tarafın girişimleri sonucunda oldu? İlk satırlarda bahsettiğim üzere A planını uygulayarak Toyota'yı bu sponsorluğun stratejik olarak çok uygun bir birliktelik olacağına çeşitli iletişim planları ve stratejik sunumlarla Beşiktaş'mı ikna etti, yoksa Toyota sponsorluğu Beşiktaş'ın yukarıda bahsettiğim B planı dahilinde mi oluştu? B planı dahilinde Toyata Beşiktaş'ı seçmiş olsa bile bu birlikteliğin bende oluşturduğu hissiyat;  (marka logosunun siyah-beyaz formada nasıl duracağı bile) önceden en ince ayrıntısına kadar stratejik planlar ile hazırlanmış A planı kalitesinde olmuştur... güzel olmuştur, hoş olmuştur, tek kelimeyle cuk oturmuştur yönünde..

Umarım bu birlikteliğin uzun yıllar boyunca sürmesi için taraflar birbirlerini memnun edecek bir çok başarılı projeye imza atar ve Toyota'yı göğsünde taşıyan Beşiktaş, 2004 yılında Toyota'yı göğsünde taşıyan İspanyol ekibi Valencia gibi Uefa ve Süper Kupa Şampiyonluğu'na kadar uzanır..
Devamını oku ...

Sponsorluğun marka imajına etkisi (Örnek Uygulama)

Futbol güzel bir oyun, kim ne derse desin.. izlemesi başka, oynaması başka, yorumlaması bambaşka.. Bir çok ortamda ki ortak paydamız, sohbet ortamlarının vazgeçilmez katali-
zörü, ara sıcağı kimileri içinse ana yemeği.. (ör: Eşimin akrabaları :))
Seviyorum bu oyunu, tıpkı Dünya üzerinde ki yaklaşık 4 milyar insan gibi...
(Neyse, nihayet girizgahımızı yaptık, bir blog yazarı olarak bu konuda kendimi geliştirmem şart farkındayım :))


Bugün, sponsorluğun doğru stratejiler üzerine konumlandırdıldığı taktirde aslında yıllarca yapacağınız reklam çalışmalarından daha etkili olabileceğinin bir örneğine değineceğim..

Bugün değineceğim konuya mevzu bahis olan marka Hyundai. Hyundai 1967 yılında kurulmuş olması ve diğer rakip firmalardan daha yeni olmasına rağmen aradan geçen 30 yılda (1967 - 2002) diğer rakip markalar ile arasında olan eşitsizlikleri gidermiş ve günümüzde Dünyanın sekizinci büyük otomobil üreticisi haline gelmiştir..

Üretimde kullanılan gelişmiş teknoloji ve her geçen yıl artan otomobil kalitesinin yanı sıra Hyundai'nin rakiplerine göre nispeten daha kısa ve daha yeni olan marka macerasında bu başarıyı göstermesinin ayrılmaz parçası, saldırgan pazarlama stratejisi ve duydusal açıdan güçlü ve evrensel bir dil olan sporu ve özellikle en yaygın spor olan Futbol'u kullanıyor olmasıdır..

"Hyundai, sporu günümüzün ortak dili, farklı milliyet, ırk ve inançtan insanları biraraya getirecek bir güç olarak değerlendiriyor.  Avrupa'nın en prestijli futbol turnuvası olan UEFA EURO 2000, 2004 ve 2008 Avrupa Futbol Şampiyonaları'nın ve dünyanın en büyük spor organizasyonu olan FIFA Dünya Kupası'nın 2002 ve 2006 yıllarında resmi sponsoru olan Hyundai, dünya çapındaki pazarlama aktivitelerini genişleterek sürdürmekte. Hyundai, 2010 Dünya Kupası başta olmak üzere 2014 yılına kadar FIFA'nın tüm organizasyonlarının resmi sponsoru olmaya devam edecek." (alıntı)

Fifa Dünya ve Avrupa şampiyonalarında "Taraftarların üstüne duygu ve düşüncelerin yazdığı iyi niyet topları" , "50 ülkede düzenlenen ve beş kişi ile oynanan amatör futbol turnuvaları" , "Johan Cruff gibi ünlü isimlerin yüksek profilli medya ve organizasyonlarda celebrity/marka elçisi olarak kullanılması.." gerçek bir sponsorluk iletişiminin bütün sac ayakları ile birlikte nasıl yapılması konusunda adeta ders vermekte olan Hyundai'nin futbolla olan bu birlikteliği tüketicilerine öncelikle iki ana mesajı iletmesine yardımcı oldu.

  • Dünyanın en geniş kapsamlı, 3,5 milyarı aşan seyirciyi çeken bu spor olayıyla olan ilişkisiyle Hyundai, gerçekte öyle olmadığı halde büyük küresel erişimi olan bir mega marka olduğu izlenimini yaratmayı başardı.. (Neill Duffy - Aşkla yaratılan markalar - MediaCat)

  • Bu sponsorluk anlaşması ile FİFA Dünya ve Avrupa Şmpiyonalarının resmi ortakları statüsünde yer alabilen 15 çok uluslu markadan biri olan Hyundai; Coca-Cola, McDonald's, Canon, Castrol ve Adidas gibi üstün nitelikli markalar arasında konumlandı ve bu da, Hyundai'nin otomotiv sektörünün rekabetçi ve saygı gören oyuncusu olarak küresel konumunu ve algısını geliştirmesine yardımcı oldu.. 2014'de kadar da olmaya devam edecek gibi görünüyor.. (Neill Duffy - Aşkla yaratılan markalar - MediaCat)
Devamını oku ...