Reklam Alanı

Ülker METRO'dan son saniye basketi !!!

Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı’nın efsanevi oyuncusu Mirsad Türkcan, 16 Eylül 2012 Pazar günü oynanan Fenerbahçe Ülker – CSKA Moskova maçıyla basketbola veda etti.

Mirsad için düzenlenen jübile töreninde konuşma yapan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özokur, katkılarından dolayı Mirsad’a teşekkür etti. Özokur, teşekkür konuşmasında şunları söyledi: 


“Türk basketboluna büyük hizmet verdin. Kariyerin boyunca oynadığın 1.280 maçta yüreğini ortaya koyup gösterdiğin performansla 768.000 kalorilik enerji harcadın. Biz de bu enerjiyi 4.100 adet Ülker Metro ile sana geri veriyoruz. Enerjini Türk basketbolundan eksik etme, seni hep basketbol camiasının içinde görmek istiyoruz. Ülkerspor ve Fenerbahçe Ülker’de taraftarlara yaşattığın mutlu anlar için de sana teşekkür ederiz. Yolun açık olsun… "

Mirsad Türkcan 2010 FIBA Basketbol Dünya Şampiyonası döneminde Ülker Metro’nun şampiyona için özel çektiği reklam filminde de rol almıştı.

Editörün Yorumu

Soru : Spor Pazarlaması Nedir? 

Cevap: Bir sporcudan, kariyerinin son gününde bile (gider ayak) , markanız adına PR elde edebileceğinizin farkında olmaktır.


Kaynak: www.ülker.com.tr
Devamını oku ...

(2011-2015) Küresel ve Bölgesel Gelir Tahminleri (PWC-1)

PWC 'nin (Pricewaterhousecoopers) global spor pazarındaki gelişmeleri incelediği ve 2015 yılına kadar beklenen gelişmeleri içeren “Changing the game; outlook for the global sports market to 2015” raporuna göre, küresel spor gelirleri 2015 yılında 145,4 milyar dolara ulaşacak. PwC’inin bu raporu 2011 yılı itibari ile 5 yıllık dönemi kapsamakta. Raporda spor ekonomisinin geleceğine projeksiyon tutmak amaçlamış. Çeşitli öngörüler içermekte olan raporda  bölgesel ve  küresel tahminler yapılmakta.  Raporda ele alınan önemli başlıklar ise şunlar; küresel spor pazarında ortaya çıkan yeni eğilimler, küresel ve bölgesel gelir tahminleri, bilet hâsılatı, sponsorluk, medya hakları ve satışlar gibi beş kilit başlık altındaki beklentileri içeriyor.

Blog'da, peyderpey paylaşarak özet niteliğinde ki çevirisini  kısa süre içerisinde tamamlamayı düşündüğüm bu raporun "Küresel ve Bölgesel Gelir Tahminleri" konulu verilerine birlikte göz atalım,

Küresel ve Bölgesel Gelir Tahminleri

2015 yılına kadar Kuzey Amerika küresel spor sektörünün en büyük pazarı olacak ve onu sırasıyla EMEA Bölgesi (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) ile Asya pazarları takip edecek. Latin Amerika ise en küçük pazar olarak kalacak. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde iyileşen ekonomik koşullar, artan TV reklamları, paralı yayınlar ve ürün satışları küresel spor gelirlerini artıran önemli etmenler olacak. Ayrıca büyük finans kuruluşlarının ve otomotiv şirketlerinin uluslar arası organizasyonlara sponsor olması küresel spor gelirlerinin artmasında önemli rol oynayacak.  

Kuzey Amerika 41% gelir oranıyla halen en büyük pazar olmaya devam ediyor ve ileriki periyot da büyüme oranları Asya Pasifik ile EMEA bölgelerini önemli ölçüde geride bırakacak. 2012 Londra Olimpiyatları ve Brezilya da oynanacak 2014 FIFA Dünya Kupası, bu bölgelerdeki spor gelirlerini artıracak. Gelir dengesi önümüzdeki beş yıl içerisinde büyük spor etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan bazı gelişmekte olan pazarlara doğru kaysa da, geleneksel gelişmiş pazarlardaki büyüme fırsatları da devam ediyor.


2014 yılında Brezilya’da gerçekleşecek olan FIFA Dünya Kupası nedeniyle Latin Amerika’nın büyüme oranın 4,9 % artması bekleniyor. Latin Amerika’yı yüzde 4,0 oranındaki büyüme ile Kuzey Amerika’nın takip edeceği tahmin ediliyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’yı kapsayan EMEA bölgesinin ekonomik koşulların etkileri nedeniyle yüzde 2,9 ile en yavaş büyüme oranına sahip olması öngörülüyor. 2012 Avrupa Futbol Kupası, 2012 Londra Olimpiyatları,  2014 Soshi Kış Olimpiyatları ve Glasgow İngiliz Milletler Topluğu Oyunları EMEA’ in büyüme çokta etkilemeyeceği ön görülmektedir. 



2010 Güney Afrika Dünya Kupası sayesinde küresel spor gelirleri 121,391 M$ ulaşmıştır ayrıca bu rakam 2006 yılından beri gözlenen en büyük rakamdır. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde küresel spor gelirleri 145,341 M$ olması bekleniyor. İyileşecek ekonomik koşulların büyümeyi teşvik etmesi bekleniyor. 2011- 2015 arasındaki beş yılda, küresel spor gelirleri Yıllık Bileşik Büyüme Oranı (CAGR) yüzde 3,7 oranında gerçekleşmesi ve toplamda 145,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor.  Bu büyümenin en önemli nedenleri ise; iyileşen ekonomi, TV reklamlarındaki artış, spor etkinliklerinin ücretli TV kanallarında gösterilmesi ve finans hizmetleri ve otomotiv şirketlerinin yeniden sponsorluk yapması olarak görülüyor.

Devamını oku ...

Adidas İngiltere'de hedeflediği rakamlara ulaştı!


Adidas, İngiltere’de  olimpiyatlar kapsamında ki merchandise ürün satışlarında daha şimdiden hedeflediği rakamlara ulaştı. İngiliz olimpiyat takımı t-shirt’leri, futbol kit’leri, ülke bayraklı aksesuarlar vs…

Adidas CEO’ su Herbert Hainer Adidas’ın İngiltere piyasasın da  satışa bir yıl önceden sunduğu olimpik ürünlerin şimdiye kadar 156 milyon dolarlık satışa ulaştığını ve bunun devamının geleceğini söyledi.
Adidas’ın  bu 156 milyon dolarlık satış ile olimpiyatlara yaptığı sponsorluk yatırımının geri dönüşünü almış olduğunu belirten Hainer,  lisanslı ürün satışları konusunda Adidas’ın London 2012’de Pekin 2008’e oranla 3 kat daha fazla satış yaptığını ve ticari anlamda oyunların Adidas için çok başarlı geçtiğini dile getirdi.
Hainer, Olimpiyat süresince Stratford daki olimpik park da kurulacak olan Adidas Store’lar da insanların nasıl kuyruklar oluşturacağını ve  ürünleri satın aldıklarını daha şimdiden görebildiklerini ve asıl büyük satışların olimpiyat süresince yapılacağını düşünüyor.
Adidas’ın London 2012’ de ulaşmış olduğu bu satış rakamları normalde spor üreticilerinin olimpiyatlarda şimdiye kadar göremedikleri türden büyük rakamlar, spor üreticileri bu tip rakamlara ancak futbol turnuvalarında ulaşabiliyor. Ör: Euro 2012 futbol şampiyonası sırasında Adidas’ın kayıtlara geçen satışı 2 Milyar dolar civarında.
Diğer yandan Hainer, Brezilya’da yapılacak olan 2016 olimpiyatlarına sponsor olmayacaklarını bunun yerine 2014 yılında yine Brezilyada yapılacak olan dünya kupasına odaklanacaklarını söyledi.
Devamını oku ...

Chevrolet, Manchester United'a forma sponsoru oldu!


ABD'li  GM (Genaral Motors) Machester United'ın yeni forma sponsoru oldu. 7 yıllık anlaşmasının yıllık bedeli 60 milyon dolar. Sponsorluk anlaşmasının toplamda ki değerinin ise 600 milyon doları bulacağı söyleniyor.
M.United'ın bir önceki sponsoru Aon'la 2010-2011 sezonunda yaptığı anlaşmanın değeri 31 milyon dolardı, M.United böylece forma   gelirlerini iki katına çıkarttmış oldu.

2014-2015 sezonundan itibaren İngiliz devinin göğüs reklamında GM'in markalarından Chevrolet olacak.




Devamını oku ...

Olimpiyat Sponsoru İseniz Bu Yazıyı Sakın Okumayın!




Researh Now şirketi tarafından Avustralya,Canada,Fransa,Almanya, İngiltere ve Amerikada 7200 katılımcı ile gerçekleştirilen ve olimpiyatlara Sponsor olan markaların müşteriler tarafında ki farkındalığını ölçmeyi hedefleyen araştırma ilginç sonuçlar ortaya koymuş görünüyor.

Öncelikle araştırmanın anahtar bulgularından bahsedecek olursak, müşteriler hangi markaların olimpiyatların resmi sponsoru olduğundan bi haber ve yine genelin görüşüne göre  Mc Donalds ile Coca Cola'nın olimpiyatlara sponsor oluşları uygunsuz ve anlamsız.

Araştırmaya katılan Amerika'lıların %60'ı Nike'ın olimpiyat sponsoru olduğunu düşünüyor ve yine diğer 6 ülkede oluşan genel kanıda bu yönde, ama tam tersine Adidas sponsor. (Nike, resmi organizasyon sponsoru olmadığı bu tip turnuvalarda uyguladığı gerilla marketing kampanyaları sayesinde,  resmi sponsormuş gibi bir algı oluşturmayı çok iyi bilir. Yanlış anlaşılmasın ben çok takdir ediyorum Nike'ı. Organizasyona resmi sponsor olmadı diye eli kolu bağlı oturacak değildi.)

Yine araştırmaya katılanların %62'si, bu markaların olimpiyatlara sponsor olması, sırf bu yüzden onlardan bir şey satın alacağız anlamına gelmiyor görüşünü savunmakta.

İngiltere'de araştırmaya katılan gençlerin %25'i  Olimpiyatların muazzam bir para israfı olduğunu düşünmekte.

Mc-Donalds ve Coca Cola gibi markaların ürün bazında sportif faaliyetler ve sağlık  ile çok bağdaşmamasına rağmen Olimpiyatlara sponsor oluyor olmalarına anlam veremeyenler çoğunlukta...



Sponsorlar için düşük farkındalıklar, büyük karışıklıklar ve eleştiriler ortaya koyan bu araştırmaya göre 6 ülkedeki katılımcıların %90'na yakını Visa - Samsung ve her ne kadar takdir etmeselerde Mcdonalds ve Coca Cola'yı yüksek oranlarda hatırlarken buna karşılık GE - OMEGA - Procter&Gamble, Dow ve Atos gibi markaları ise pek hatırlayamamışlar.

Katılımcılara Olimpik Sponsorlar sorulduğunda, Amerikalıların %60'ı ile Fransızların %67'si Nike'ın sponsor olduğunu düşünürken,  %49 oranında Fransızlar Evia'nın, %21 oranında ki İngilizler ise Red Bull'un sponsor olduğunu düşünmektelermiş. Ayrıca spor ile ilgili hiç bir iş yapmayan Microsoft ve Google'ın bile sponsor olduğunu düşünmekte olan %14 oranında bir grup bile varmış.

Yine aynı araştırma, Olimpiyatların dijital medya'da değil uydu ve kablolu TV ile takip edileceğini ortaya koymuş.

Katılımcıların, %64'ü olimpiyatları Kablolu TV ve Uydu'dan -  %43'ü Gazete'den, %31'i Radyo'dan, %31'i ise Web sitelerinden takip edeceklerini aktarmışlar. Yine katılımcıların %21'i oyunları 1-5 saat, %15'i  6-9 saat, %10'u 16-20 saat ve %7'si  30 saatin üstünde izlemeyi planlamakta imiş. Ev sahibi olması münasebetiyle %28 oranında İngiliz, oyunları 30 saatin üzerinde izlemeyi planladıklarını aktarmışlar.

Gelişen yeni medya kanalları Olimpiyat oyunlarını takip edebilmek için bir çok seçenek sunuyor önümüze,

Araştırmaya göre katılımcıların %21'i oyunları Facebook Updates'leri ile takip edeceğini söylerken %11'lik bir kısım Twitter ve diğer sosyal networkler'den takip edecek,%9' luk bir kısım ise Mobil aplikasyonları tercih edecekmiş.

Beklendiği gibi oyunları sosyal medya'dan takip ediyor olmak genç nüfus için hayli önemli zira oyunları Facebook'tan takip edenlerin %36'sı ile Twitter'dan takip edeceğini söyleyen %12' lik kısmın yaş ortalaması 16 - 34.
Devamını oku ...

Ronaldinho - Coca Cola - Pepsi üçgeninde Neler oluyor?


Son yıllarda kariyerinde büyük bir düşüşe geçtiği aşikar Ronaldinho'nun..
Avrupa futbolunun gözünden ırak olmasının yanında Güney Amerika' da da eski günlerinde ki gibi değil..Flamengo taraftarlarının onu takıma verebileceğinin en iyisini vermemekle suçlaması ve takımı ile ücret konusunda davalık olması, futbola konsantre olmaktan çok partilere zaman ayırdığı iddaaları vs...

2012'de olumsuzluk üstüne olumsuzluk yaşamakta olan Ronaldinho'ya bir kötü haber de sponsoru Coca Cola'dan geldi. Coca Cola'dan gelen kötü haberin tetikleyicisi, yeni takımı Atletico Mineiro ile anlaşmasının lansman ve basın toplantısının yapıldığı sırada önüne konulan Pepsi'den içmiş olmasıydı..

Coca Cola 2014 yılına kadar olan ve anlaşma uyarınca Ronaldinho'nun yılda 772 bin dolar, 3 yılın sonunda ise toplamda türk lirası bazında 4.2 Milyon TL kazanacağı anlaşmayı fesh etti ve gerekçe olarak'ta Ronaldinho'nun basının önünde Pepsi ile görüntülenmiş olmasını gösterdi..
Çok fazla ihtiyacı olmasada Ronaldinho'nun yerinde olmak istemezdim açıkcası.. Rakam çok iyiymiş..
Habere burada yer veriyor olmamın sebebi, aslında bu olayın sponsorluk yönetiminde iyi örneklerden biri olduğunu düşünmemdir. Bu tip sponsorluk anlaşmaları yapan sporcuların mutlaka ve mutlaka bir iletişim/sponsorluk danışmanı ile çalışıyor olmaları ve katıldıkları her türlü etkinlikte sporcunun önünü arkasını koordine etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Belki de Ronaldinho'nun söylediğim gibi bir ekibi vardır bilemiyorum ama varsa da tam anlamıyla görevlerini yerine getirmedikleri anlamına gelir bu giden 4.2 Milyon TL..

Diğer taraftan konu ile ilgili çeşitli komplo teorileride üretilebilinir, ör; Ronaldinho'nun bu hareketi yaptığı taktirde Pepsi'den 4.2 Milyon TL'den daha fazla para alması gibi yada o kadar fazla para vermeden Pepsi'nin bu işi orada bulunan başka birisine hallettirmesi gibi...
Örneğin bu sözleşme de Ronaldinho eğer basının karşısında bilerek bilmeyerek Pepsi içer ise Coca - Cola'ya 2 Milyon $ öder diye bağlayıcı bir ibare olsa idi, Ronaldinho bu yaptığı hatayı yaparmıydı yada bu kadar rahat yaparmıydı.. Olabilirdi, insanlık hali, insanın gözünden kaçabilir diyenler olabilir ama bence bir sponsorluktan bu kadar büyük paraları kazanacak kadar profesyonel iseniz böyle küçük görünen hataları yapacak kadar amatör olmamanız gereklidir.
Sonuç olarak yaşanan bu olay bana;
Her profesyonel sporcunun en az bir iletişim/sponsorluk danışmanı ile çalışıyor olması gerekliliğini ve sponsorluk sözleşmelerin de Markaların fesih ibaresinin yanına karşı tarafı bağlayacak şekilde maddi cezai şartlar koymasının bu tip olumsuzlukların önüne geçeceğini en azından bu kadar kolay olmayacağını düşündürüyor.
Devamını oku ...

Messi vs Ronaldo


Messi, Ronaldo ile arasında olan 10 milyon euro'luk fiyat farkını istatistiklerle desteklemiş görünüyor..:))

Devamını oku ...

P&G - TMOK (Türkiye'de Spor Alışkanlıkları Araştırması)


Not: Bu yazı www.haberler.com sitesinden alıntıdır.

Olimpiyat Oyunları sponsorluğu kapsamında Türkiye'de Olimpiyat Oyunları ruhunu canlandırmayı ve çocukları, gençleri ve aileleri spora teşvik edecek büyük bir Olimpik Hareketi başlatmayı hedefleyen P&G Türkiye ve TMOK, ülkedeki Olimpiyat Oyunları algısını ve spor alışkanlıklarını ölçmek için GfK Türkiye'ye bir saha araştırması yaptırdı. Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesini temsilen seçilen 1469 tüketici ile görüşülerek gerçekleştirilen "Spor Alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunları'na Bakış" adlı araştırma, ülkede spor ve Olimpiyat Oyunları algısı ile ilgili çarpıcı veriler ortaya koyuyor.
Türkiye'de ailelerin dörtte biri spor yapıyor
Araştırma sonuçlarını kamuoyu ile paylaşan P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat ve TMOK Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener, bu çapta bir spor ve Olimpiyat Oyunları algısı araştırmasının Türkiye'de ilk olduğunu ve önemli veriler içerdiğini vurguladı.
Araştırmadan çıkan sonuçlara göre Türkiye'de ailelerin yüzde 25'inde en az 1 kişi spor yapıyor. Spor yapan ailelerin en fazla yer aldığı bölge yüzde 40 ile Marmara Bölgesi. Yetişkinlerin, özellikle de kadınların en fazla tercih
ettikleri spor dalı yürüyüş. Bunu, Türkiye'deki en popüler spor dalı olan futbol izliyor. Yüzme, bisiklet, tenis ve kayak gibi sporlar ise listenin en alt sıralarında yer alıyor. Spor yapanların yarıya yakını sağlıklı yaşam için spor yaptığını söylüyor.
Anneler çocuklarını en çok 'sağlıklı ve zinde yaşam' için spora yönlendiriyor
Hanede spor yapan en az 1 kişinin bulunduğu yüzde 25'lik kesim içinde spor yapan çocukların oranı yüzde 37. Bu çocuklar haftada ortalama iki günlerini spora ayırıyorlar. Çocukların yüzde 70'e yakını spor dalı olarak babaları gibi
futbolu tercih ediyor. Bunu fitness, basketbol ve dövüş sporları takip ediyor. Çocuklar spor yapma konusunda sırasıyla ailelerini, öğretmenlerini, koçlarını ve antrenörlerini rol model olarak görüyorlar. Diğer deyişle, çocukları spora yönlendirmede en etkin kişiler anne ve babalar. Araştırma sonuçlarına göre anneler çocuklarını en çok "sağlıklı ve zinde yaşam" için spora yönlendiriyor.
Olimpik spor dalları arasında öne çıkan yüzme, kayak ve koşu ise Türkiye'de çocukların en az tercih ettikleri spor dalları arasında yer alıyor. Spor yapan çocukların neredeyse yarısı spor aktivitelerini okuldaki beden eğitimi derslerinde ya da okul takımında gerçekleştiriyor. Spor için tercih edilen diğer alanlarsa özel spor kulüpleri ve halı saha.
"Yüzde 75, çocuklarının profesyonel sporcu olmasını istiyor"
Olimpiyat Oyunları'nın dayanışma ruhunu herkese ulaştıracak ve sporun yaygınlaştırması konusunda toplumsal farkındalık yaratacak büyük bir Olimpik Hareket başlattıklarını vurgulayan P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat, TMOK ile beraber sporun gelişimine katkıda bulunmak için böyle bir araştırma yaptırdıklarını söyledi ve şöyle devam etti:
"Sizlerle detaylarını paylaştığımız bu araştırma, Türkiye'de spor alışkanlığının artırılması ve Olimpiyat Oyunları bilincinin aşılanması için pek çok fırsat olduğunu bize gösterdi. Araştırmaya göre çocuklarının profesyonel
sporcu olmasını isteyen ebeveynlerin oranı yüzde 75 civarında. Bu tür veriler, genç ve çocuk nüfusun fazla olduğu ülkemizin spor konusunda ciddi bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. P&G olarak Olimpiyat Oyunları sponsorluğu ile ülkedeki potansiyeli harekete geçirecek spor ruhunu yaygınlaştırmayı ve bireylerin sporla yaşamlarını iyileştirmelerine katkıda bulunmayı hedefliyoruz."
Olimpiyat Oyunları'nda erkekler futbolu, kadınlar basketbolu tercih ediyor
"Spor Alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunları'na Bakış" araştırması, Türkiye'de Olimpiyat Oyunlarına bakışla ilgili de çarpıcı veriler içeriyor.
Türkiye'de daha çok erkek izleyicilerin rağbet ettiği Olimpiyat Oyunları'nı televizyondan takip edenlerin oranı yüzde 50 civarında. Olimpiyat izleyicilerinin çoğu erkek olunca izlenen spor dalı da futbol oluyor. Atletizmi takip eden kadın-erkek sayısı birbirine yakınken, basketbol, yüzme ve tenis gibi spor dalları, daha çok kadınları ekran başına bağlıyor.
"Türkiye'deki potansiyel, Olimpik Hareket'in en büyük ilham kaynağı"
Araştırma sonuçlarını değerlendiren TMOK Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener "Türkiye'de Olimpiyat Oyunları'na olan ilgi diğer ülkelere göre düşük kalsa da, yeni neslin spora olan merakı giderek artıyor" diyerek sözlerine şöyle devam etti:
"Çocuğunun Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye'yi temsil etmesini isteyenlerin oranı yüzde 81 civarında. Bu da ülkemizin spora ve sporcuya olan desteğinin en net göstergesi. Olimpiyat Oyunları ile spor konusunda bilinirlik ve bilinç
yaratmak ve sporun birleştirici ruhunu tüm Türkiye'ye yaymak için P&G Türkiye ile beraber önemli projeler hayata geçireceğiz. Türkiye'deki genç nüfus ve spor potansiyeli, P&G Türkiye ile beraber başlattığımız Olimpik
Hareket'in en büyük ilham kaynağıdır."
Spora yatırımı geleceğe yatırım olarak gören P&G Türkiye ve TMOK, Olimpik Hareket kapsamında çocukları, gençleri ve ailelerini spor yapmaya teşvik etmek ve ülkede Olimpik spor dallarını tanıtmak ve sevdirmek amacıyla
önümüzdeki dönemde çeşitli projeleri hayata geçirecek.
Devamını oku ...

Sportif Başarı ve Piyasalar...


Milli takım Euro 2012'ye katılabilseydi aşağıda paylaştığım (TTNET'e ait) ve diğer markalarında yaratıcı sponsorluk reklam filmlerini izliyor olurduk büyük ihtimalle şu sıralar... kısmet...bir dahaki sefere inşallah...

Ama buradan bir ders çıkartacak olursak şayet o da şu olur heralde; kazanılan yada kaybedilen her sportif başarı ekonomiye ve piyasalara dolaylı yada doğrudan etki ediyor.. bu örneğimiz de bu yıl Euro 2012'ye gidemememizin reklam piyasasını (Ajans/Medya bazında) olumsuz etkilediği gibi..

Eoru 2012'ye katılsaydık şayet resmi sponsor olanı, olmayanı, futbolu ve milli takımı işaret eden bir sürü reklam spotu dönerdi TV'lerde, buda ajans - Medya - ve 3. parti bütün piyasaları hareketlendirirdi.

Diğer taraftan, bu yıl 2012 Londra Olimpiyatları var ve Türkiye tarihinin en fazla sporcusu ile gidiyor diyebilirsiniz Londra'ya... fakat Olimpiyatları ve milli sporcularımızı konu alan bir reklam spotunun Futbol milli takımı için çekilecek bir reklam filmi kadar kıymetli olmadığının farkında olan markaların en azından bu yıl için bu yönde çok fazla iletişim çalışması yapacağı kanısında değilim zira 2020'yi alacağına %90 gözüyle bakılan Türkiye'de devlet eliyle halk arasında oluşturulmuş Olimpiyat kültürü ve bilinci henüz yok..Bunun için yapılan bir çalışma var mı diye sorarsınız sevinerek söylüyorum evet var..

TMOK bu yıl çeşitli projelere imza atıyor, en önemliside P&G ile olan ortaklığı...

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Prima, Ariel, Gilette, Duracell ve Head & Shoulders gibi markaların yaratıcısı ve Olimpiyat Oyunları’nın sponsoru P&G ile Türkiye’de Olimpiyat Oyunları ruhunun yaygınlaştırılması, çocukların, gençlerin ve ailelerinin spora teşvik edilmesi için uzun soluklu bir işbirliği protokolü imzaladı. P&G global olarak 2010 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ile daha fazla yaşamı iyileştirmek için 10 yıllık bir işbirliği anlaşması yapmış, bu kapsamda dünya çapında 150’den fazla sporcu ve “Teşekkürler Anne” kampanyası ile sporcu annelerine destek olacağını duyurmuştu.
TMOK ile yapılan anlaşmaya imza atan P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat, işbirliğinin önemini şu sözlerle özetledi:  
“P&G, hem dünyada hem de Türkiye’de Olimpiyat Oyunları bilincini geliştirecek, Olimpiyat Oyunları’nın dayanışma ruhunu herkese ulaştıracak ve ailelerde farkındalık yaratacak büyük bir hareket başlatıyor. Bu hareketin ilk adımını 2011’de Trabzon’da attık. Türkiye’nin Olimpiyat düzeyindeki ilk spor organizasyonu olan ve Trabzon’da düzenlenen 11. Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları’nın resmi sponsoru olarak organizasyona katılan sporculara ve ailelerine destek verdik. Olimpiyat sponsorluğu kapsamında P&G’nin Türkiye sınırları dışındaki ilk Olimpik destek hareketi ise, 2012 Innsbruck 1. Gençlik Kış Olimpiyat Oyunları’nda oldu. Avusturya’nın Innsbruck şehrinde gerçekleştirilen Gençlik Olimpiyat Oyunları sırasında P&G, tüm dünyada annelerin, sporcuların ve gençlik spor faaliyetlerinin desteklenmesini içeren “Annelerin Gururlu Sponsoru” kampanyasını ilk kez kamuoyu ile paylaştı.” Sporcuları ve ailelerini destekleme amacıyla Türkiye’de Olimpik hareketi başlattıklarını vurgulayan Saffet Karpat, TMOK ile beraber sporun gelişimine katkıda bulunmak için önemli bir protokole imza attıklarını belirterek, “Spor Alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunları’na Bakış adlı araştırma, Türk halkının spor yapma alışkanlıklarını ve Olimpiyat Oyunları’na bakışını ortaya koydu. Araştırma sonuçları Türkiye’de spor anlamında önemli bir potansiyel olduğunu gösterdi” dedi. TMOK Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener ise P&G Türkiye’nin Olimpik Hareket konusundaki duyarlılığının kendilerini çok mutlu ettiğini dile getirdi ve şöyle konuştu: “P&G ile başlattığımız işbirliği çerçevesinde Türkiye’de çocukların, gençlerin ve ailelerinin spora teşvik edilmesi adına önemli ve kalıcı işlere imza atacağız. P&G Türkiye ile beraber ülkede spor ve Olimpiyat Oyunları ruhunun canlandırılması ve bunun dalga dalga çocuklara, gençlere ve ailelere ulaştırılması için güçlerimizi birleştiriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz araştırmanın sonuçları P&G ile birlikte başlattığımız hareketin spor ve Olimpik ruhun büyümesi adına ne kadar önemli bir destek olduğunu bizlere gösterdi.”
(Bu arada "Spor alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunları'na Bakış" adlı araştırmayı'da yakın paylaşacağım) (Paylaştım!)

Sonuç olarak, konumuza geri dönersek şayet P&G gibi global ve büyük düşünen markalar hariç bu yıl reklam piyasasının Olimpiyat oyunlarından yana çok fazla canlanacağını düşünmüyorum...

Diğer yandan, Olimpiyat bilincinin yaygınlaşması ve oturması için sadece markalardan bir şey beklemeyip devlet eliyle bir takım program ve projelerin hayata geçiriliyor olması gereklidir diye düşünüyorum...

En Baba Sponsor Reklamı (TTNET)  (Yıl 2008)



Bir Ana Sponsor Reklamı (TTNET)   (Yıl 2008)



P&G 2012 Olimpiyatları Reklam Filmi (Good Job) (Yıl 2012)

  

Devamını oku ...

Fark Yaratanlar!

Geçenlerde youtube'da bir video arıyordum...aradığım video'yu bulamadım ama izlediğim de beni bir hayli sevindiren ve geleceğe dair umutlandıran başka bir video'ya rastladım... sen çok yaşa Mehmet Münir Hoca, nice şampiyonlar yetiştirirsin inşallah...


Devamını oku ...

Örnek Sponsorluk Sunumu

Merhaba, bugün yaklaşık 3 ay önce Prezi'de keyif alarak hazırladığım ve beğendiğim bir sponsorluk sunum paketini paylaşmak istedim blogda. Prezi, sponsorluk konusunda kreatif yada stratejik departmanları olmayan yada olupta onlardan bu yönde destek alamayan ve sponsorluk paketini kendi hazırlamak zorunda olan sponsorluk profesyonelleri için güzel bir araç..şiddetle tavsiye ediyorum..

Bu sponsorluk sunusu sayesinde turnuvaya kazandırdığımız sponsorlar ise sırasıyla aşağıda ki gibi oluştu;

İsim sponsoru : Sunny Elektronik
Ana Sponsor : Tergan Deri
Tedarik : Kığılı - Karaköy Güllüoğlu
Medya : Sports TV - Radyo Spor

Sponsorluk üzerine çalışmalar yapan ve bu tip kaynak arayanlara faydası olması dileğiyle...


Devamını oku ...

Sponsorluktan çekildiğini açıkladı ! Ne hoş..


Sponsor olmak, yada olmamak işte bütün mesele bu! Sponsor olmalı mı? olmamalı mı?  Sponsor olsan bir dert, olmasan ayrı bir dert..                                                                                           

Sponsorluk zor iş, bilhassa ülkemizde daha da zor, zira elimizden geldiğince zorlaştırıyoruz. Zorlaştıran taraf bazen "Sponsor" olabilirken bazende "Sponsor Olunan" çeşitli zorluklar çıkartabiliyor bu süreçte.
        
Ardından medyada duyduklarımız; "falanca markası filanca'dan sponsorluğunu çektiğini açıkladı." iyi halt etti ! kıl oluyorum bu tip haberleri görünce..

Sponsorluk gibi komplike ve uzun soluklu bir iletişim çalışmasında sorunlarla ve zorluklarla karşılaşmamak gibi birşey söz konusu olamaz zaten.. illa ki bir şekilde bazı anlaşmazlıklar yaşanır ki ben bunu tecrübe ediyorum. En dört dörtlük işinizde bile ufak tefekte olsa bir takım sorunlarla karşılaşabiliyorsunuz. Bunun spor sektöründeki işlerde bir çok nedeni olabiliyor, Bank Asya örneğinde olduğu gibi bu bazen yayın konusunda yaşanırken, bazen fikstürde, bazen görsellerde, bazende sponsorluğun satış aşamasında vaadilen, fakat gerçekte asla yerine getirilemeyecek olan taahhütler, bu liste böyle uzar gider..

Bank Asya ile TRT arasında yaşanan olayı çok derinlemesine bilmesem de bir takım yorumlarda bulunmak istiyorum.. bildiğim kadarıyla Bank Asya'nın sponsorluğunu çekme konusu, sözleşme gereği haftalık canlı yayınlanacak olan maçların tamamının TRT 1'den yayınlaması gerekirken TRT 1 bu maddeye uymayarak maçların bazılarını diğer kardeş kanallarından yayınlıyormuş, bu durum hakkında gerekli uyarıları yapan Bank Asya, gidişatta bir değişklik olmadığını görünce sponsorluğu çektiğini açıklamış..kısaca özet bu, ama aradan geçen 2 haftalık süreç sonunda ise Bank Asya sözleşme bitimine kadar (Bu sezon) sponsorluğa devam kararı almış..

Yukarıda da bahsettiğim üzere sponsorluk sürecinde çeşitli anlaşmazlıklar yaşanır,bunda bir sorun yok, fakat  bu olay, basına yansımadan kendi aralarında çözülemez miydi? yada Bank Asya bu durumu basına yansıttığı için mi TRT geri adım attıda bu durum çözüldü? Bu sorular ile ilgili net bir cevabım yok fakat bence bu krizden kamuoyu nazarında ne TRT ne Bank Asya nede olayın aslında tam göbeğinde olması gerekirken medyada ki bu sponsorluk krizi haberlerinde hiç adı geçmeyen TFF sınıfta kalmıştır..

Bu tip krizlerden her dönemde olduğu gibi sadece ve sadece sponsorluk sektörü zarar görecektir, ve her "falanca markası filanca'dan sponsorluğunu çektiğini açıkladı."  haberi sponsorluk sektörüne telafisi olmayan darbeler vuracak, kafalarında türlü soru işaretleri ile ve çekine çekine bu tip uzun soluklu sponsorluklara yeltenen markaları biraz daha bu işten soğumuş vaziyette bulacağız..

Kızgınlığım, aslında markalardan çok, sponsorluk sektörünü temsil eden aktörlere, TFF'ye ve aynı zamanda her türlü "sponsorluk platformu hak sahiplerine"; "İdare edemediğiniz ve gönlünü hoş tutamadığınız her sponsor marka, yanında 10'larca potansiyel sponsor markayı, sponsorluk hakkında negatif  limanlara doğru sürükleyecek ve bundan yalnızca Türk sporu zarar görecektir.." demedi demeyin.
Devamını oku ...

Çıkarım Senle Her Maça "TOYOTA"

Bir markanın, bir organizasyona veya  bir takıma vs.. sponsor olma aşaması, o markanın talebine ve (takım/organizasyon yöneticileri) yani  hak sahiplerinin  ihtiyacına bağlıdır...

Bu sponsorluğun olup olmamasında bir çok  hak sahibi tarafından göz önünde bulundurulan (karar verme aşamasında onları bağlayacak) çok fazla stratejik hamleler ve uyulan politikalar olduğunu düşünmüyorum. Bazen hak sahiplerinin markaya olan bakış açısı, bazen sponsorluğu talep eden marka sayısının az olması, başka çare olmaması, bazen de sponsorluktan gelecek olan gelire duyulan ihtiyaçlar belirler sponsorluğun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini.. Sponsorluk konusunda önceden belirlenmiş çeşitli politika ve stratejileri olan ve yeri geldiğinde sponsorların onları değil,onların sponsoru seçtiği  takım ve organizasyonlar da vardır elbette (benim gözümde bu tip oluşumlara örnek: Barca -  Formula 1 vs...) 

Demem o ki; herhangi bir takım ya da organizasyona sponsor olmak isteyen (sektörü ne olur ise olsun (inşaat,turizm, otomotiv, hizmet, gsm vs...)  tanınmış  ya da tanınmamış, yapılan spor ile uyumlu ya da değil.) her markaya hak sahiplerinin kapısının açık olmasında bir sakınca yok bence, fakat bunun ancak   
B planı olması şartıyla...

Sponsorluk süresince ilk etapta uygulanması gerektiğine inandığım A planı ise, hak sahiplerinin (Takım/Organizasyon yöneticileri), hak sahibi oldukları spor branşı ile her yönüyle uyumlu (hedef kitle,imaj) markaları  önceden belirleyerek  onlara sponsorluk tekliflerini ayrıntılı bir şekilde ve gerekçeleri ile yapmaları ve o markaların önüne uzun vadeli iletişim planları koymalarıdır.. yani A planı seçme aşaması, B planı ise "bugünkü konjonktürde kapitalizmin hakim olduğu Endüstriyel spor' da (özellikle futbol) maddi açıdan rakipler ile aranın daha fazla açılmaması ve geriye düşmemek adına" seçilme aşamasıdır..

Konu başlığımıza dönecek olursak;

Hem bir Beşiktaş taraftarı hem de Toyota sahibi birisi olarak bu birliktelik üzerine bir değerlendirme yapmazsam olmazdı..

Duyduğum ilk gün acayip hoşuma gitti bu birliktelik, günden güne de bu birlikteliğe karşı olan hislerim artarak devam ediyor, öyleki tuttuğu takımın formasını alacak kadar fanatik biri olmadığım halde geçen gün gördüğüm şu fotoğraf  bu formadan bende de olmalı dedirtti bana ve arayışlara başladım..Bulduğum ilk yerde de almaya kararlıyım..

Bazılarına abartı gelebilir sırf  bir sponsorluktan ötürü forma almak, normal olan ya takımın renklerine aşıksındır alırsın formayı, kendi ismini yazdırırsın ya da sevdiğin oyuncunun isminin yazdığı formayı satın alır giyersin...bendeki de böyle bir ruh hali işte;kendimi bildim bileli Beşiktaş taraftarı olduğum halde ilk defa forma alma isteği doğdu içimde, onun da sebebi ;  (1) Sponsor markanın logosu ile forma renk ve tasarımının birbiri ile olan ahengi, (2)Sponsor markaya olan sempatim, (3) Babamın Toyota gibi adam olması :))

Evet, şimdiye kadar forma almamış olan Beni, forma alma eğilimine sokan en birincil etken marka ve o markanın forma ile olan ahengi olmuştur. Beşiktaş ile Toyota arasında yapılan bu sponsorluk anlaşması hangi tarafın girişimleri sonucunda oldu? İlk satırlarda bahsettiğim üzere A planını uygulayarak Toyota'yı bu sponsorluğun stratejik olarak çok uygun bir birliktelik olacağına çeşitli iletişim planları ve stratejik sunumlarla Beşiktaş'mı ikna etti, yoksa Toyota sponsorluğu Beşiktaş'ın yukarıda bahsettiğim B planı dahilinde mi oluştu? B planı dahilinde Toyata Beşiktaş'ı seçmiş olsa bile bu birlikteliğin bende oluşturduğu hissiyat;  (marka logosunun siyah-beyaz formada nasıl duracağı bile) önceden en ince ayrıntısına kadar stratejik planlar ile hazırlanmış A planı kalitesinde olmuştur... güzel olmuştur, hoş olmuştur, tek kelimeyle cuk oturmuştur yönünde..

Umarım bu birlikteliğin uzun yıllar boyunca sürmesi için taraflar birbirlerini memnun edecek bir çok başarılı projeye imza atar ve Toyota'yı göğsünde taşıyan Beşiktaş, 2004 yılında Toyota'yı göğsünde taşıyan İspanyol ekibi Valencia gibi Uefa ve Süper Kupa Şampiyonluğu'na kadar uzanır..
Devamını oku ...

Sponsorluğun marka imajına etkisi (Örnek Uygulama)

Futbol güzel bir oyun, kim ne derse desin.. izlemesi başka, oynaması başka, yorumlaması bambaşka.. Bir çok ortamda ki ortak paydamız, sohbet ortamlarının vazgeçilmez katali-
zörü, ara sıcağı kimileri içinse ana yemeği.. (ör: Eşimin akrabaları :))
Seviyorum bu oyunu, tıpkı Dünya üzerinde ki yaklaşık 4 milyar insan gibi...
(Neyse, nihayet girizgahımızı yaptık, bir blog yazarı olarak bu konuda kendimi geliştirmem şart farkındayım :))


Bugün, sponsorluğun doğru stratejiler üzerine konumlandırdıldığı taktirde aslında yıllarca yapacağınız reklam çalışmalarından daha etkili olabileceğinin bir örneğine değineceğim..

Bugün değineceğim konuya mevzu bahis olan marka Hyundai. Hyundai 1967 yılında kurulmuş olması ve diğer rakip firmalardan daha yeni olmasına rağmen aradan geçen 30 yılda (1967 - 2002) diğer rakip markalar ile arasında olan eşitsizlikleri gidermiş ve günümüzde Dünyanın sekizinci büyük otomobil üreticisi haline gelmiştir..

Üretimde kullanılan gelişmiş teknoloji ve her geçen yıl artan otomobil kalitesinin yanı sıra Hyundai'nin rakiplerine göre nispeten daha kısa ve daha yeni olan marka macerasında bu başarıyı göstermesinin ayrılmaz parçası, saldırgan pazarlama stratejisi ve duydusal açıdan güçlü ve evrensel bir dil olan sporu ve özellikle en yaygın spor olan Futbol'u kullanıyor olmasıdır..

"Hyundai, sporu günümüzün ortak dili, farklı milliyet, ırk ve inançtan insanları biraraya getirecek bir güç olarak değerlendiriyor.  Avrupa'nın en prestijli futbol turnuvası olan UEFA EURO 2000, 2004 ve 2008 Avrupa Futbol Şampiyonaları'nın ve dünyanın en büyük spor organizasyonu olan FIFA Dünya Kupası'nın 2002 ve 2006 yıllarında resmi sponsoru olan Hyundai, dünya çapındaki pazarlama aktivitelerini genişleterek sürdürmekte. Hyundai, 2010 Dünya Kupası başta olmak üzere 2014 yılına kadar FIFA'nın tüm organizasyonlarının resmi sponsoru olmaya devam edecek." (alıntı)

Fifa Dünya ve Avrupa şampiyonalarında "Taraftarların üstüne duygu ve düşüncelerin yazdığı iyi niyet topları" , "50 ülkede düzenlenen ve beş kişi ile oynanan amatör futbol turnuvaları" , "Johan Cruff gibi ünlü isimlerin yüksek profilli medya ve organizasyonlarda celebrity/marka elçisi olarak kullanılması.." gerçek bir sponsorluk iletişiminin bütün sac ayakları ile birlikte nasıl yapılması konusunda adeta ders vermekte olan Hyundai'nin futbolla olan bu birlikteliği tüketicilerine öncelikle iki ana mesajı iletmesine yardımcı oldu.

  • Dünyanın en geniş kapsamlı, 3,5 milyarı aşan seyirciyi çeken bu spor olayıyla olan ilişkisiyle Hyundai, gerçekte öyle olmadığı halde büyük küresel erişimi olan bir mega marka olduğu izlenimini yaratmayı başardı.. (Neill Duffy - Aşkla yaratılan markalar - MediaCat)

  • Bu sponsorluk anlaşması ile FİFA Dünya ve Avrupa Şmpiyonalarının resmi ortakları statüsünde yer alabilen 15 çok uluslu markadan biri olan Hyundai; Coca-Cola, McDonald's, Canon, Castrol ve Adidas gibi üstün nitelikli markalar arasında konumlandı ve bu da, Hyundai'nin otomotiv sektörünün rekabetçi ve saygı gören oyuncusu olarak küresel konumunu ve algısını geliştirmesine yardımcı oldu.. 2014'de kadar da olmaya devam edecek gibi görünüyor.. (Neill Duffy - Aşkla yaratılan markalar - MediaCat)
Devamını oku ...