Reklam Alanı

Olimpiyat mı? Bize öyle bir bilgi gelmedi!


Sportsnet Group’un uluslararası bir çalışma grubuna yaptırdığı ‘İstanbul 2020 Olimpiyat Adaylığı’ araştırmasından ortaya çarpıcı sonuçlar çıkmış...

2013 Mart ayı civarında yayınlanan raporu ben kaçırmışım, sizde kaçırmayın diye yayınlıyorum.


Devamını oku ...

2011-2015 Küresel Sponsorluk Gelirleri




PWC 'nin (Pricewaterhousecoopers) global spor pazarındaki gelişmeleri incelediği ve 2015 yılına kadar beklenen gelişmeleri içeren “Changing the game; outlook for the global sports market to 2015” raporunda bulunan, küresel spor gelirlerine ait rakamları daha önce paylaşmıştım. (Buradan)

Aşağıda ise 2015 yılına kadarki tahminleri içeren Küresel Sponsorluk gelirleri ve artış oranlarına göz atabilirsiniz.


Rapora göre,

Toplam küresel spor pazarının % 28,8’ini oluşturan sponsorluk segmentinde 2015 yılına kadar ortalama % 5,3 ’lük bir artış söz konusu.  2010 yılında 35,0 milyar $ olan küresel sponsorluk gelirlerinin 2015 yılına kadar 45,3 milyar $ olması ön görülüyor.

Aşağıda ki tablo ise bize, 2010 yılında küresel sponsorluk gelirlerinin ağırlıklı olarak EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgeleri) ve Kuzey Amerika bölgeleri arasında paylaşıldığını göstermekte.






Küresel sponsorluk pazarının % 68’ini oluşturmakta olan bu iki bölge 2010 yılındaki 35 milyar dolarlık küresel sponsorluk gelirinin 23,8 milyar dolarını  paylaşmış. En büyük paya sahip diğer bölge ise Asya Pasifik bölgesi, en düşük orana sahip bölge ise  Latin Amerika olmuş. 



2011-2015 yılları arasındaki küresel sponsorluk gelirlerinin bölgesel büyüme oranlarına baktığımızda ise yandaki tablonun bölgelerin kazandığı gelir rakamları ile örtüştüğünü görmekteyiz. Spor pazarı açısından en gelişmiş bölge olan Kuzey Amerika bölgesi % 6,1’lik oranla en büyük büyüme oranına sahip. Kuzey Amerika bölgesinin lider konumda olmasın en büyük nedenlerinden biri ABD’deki gelişmiş sponsorluk pazarıdır. Ülkedeki markalar ve firmalar sektörleri ve kendileriyle örtüşecek sponsorluk anlaşmaları yapmakta adeta uzmandırlar.
EMEA bölgesi %5,3’lük oranla ikinci en büyük orana sahiptir. EMEA bölgesinin %5,3’lük bu büyüme oranını Avrupa kıtasında ki gelişmiş futbol pazarına borçlu olduğunu söylemeliyiz.

Latin Amerika bölgesi ise %4,9’luk büyüme oranına sahip. "Küresel Spor Gelirleri" yazımda daha öncede bahsi geçtiği gibi 2011-2015 yılları arasında Latin Amerika bölgesi önemli uluslar arası organizasyonlarına ev sahipliği yapacak, dolayısıyla bölge %4,9’luk büyüme oranın bu organizasyonlara borçlu.

Son olarak Asya Pasifik bölgesi %4,4’lük en küçük büyüme oranına sahiptir.


Son yıllarda sponsorluk klasik pazarlama araçları arasında fark yaratarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Sponsorların spor etkinliklerine destek sağlamayı pazarlama stratejilerinin bir parçası olarak gördüklerini ve böylece hedef pazarları hakkında daha fazla bilgi ve fikir sahibi olmayı amaçladıklarını görmekteyiz. Şirketler ve markalar pazarlama iletişim stratejileri doğrultusunda kendilerini en doğru şekilde yansıtacak spor organizasyonları veya spor kulüpleri seçmekteler. Şirketler ve marklar bu yol ile rakiplerinden sıyrılmaktadırlar. 

Rapora göre dünyada en yoğun olarak yapılan sponsorluklar spor, müzik, kültür-sanat, eğitim ve sağlık konularıdır. Günümüzde firmalar, şirketler çeşitli şekillerde spor kulüplerine ve organizasyonlarına sponsor olmaktadır. Yenilikçi spor sponsorluklarına örnek İngiliz futbol kulübü Tottenham’un sponsorluk anlaşmasıdır, (İngiliz kulübünün Avrupa kupası ve yerel ligde oynadığı maçların formaları için farklı sponsorluk sözleşmeleri yapması). Bir diğer örnek ise Manchester United antrenman formalarına reklam alması ve antrenman sahasının isim hakkını satmasıdır.

Yapılan araştırmalar sonucunda futbol en fazla sponsorluk alan spor türü olurken onu, olimpiyatlar, motor sporları ve Amerikan futbolu izlemektedir.

Sponsorluk belirli ülkelerde önemli gelir kaynağıdır. Özellikle BRIC ülkeleri (Çin, Hindistan, Rusya ve Brezilya) spor pazarında önemli bir bileşen olan sponsorluk segmentinde iyi bir konuma sahiptir.

Rapora göre, son yıllarda pek çok farklı firma ve şirket sponsorluk harcamalarına yönelmiş durumda. Özellikle banklar, finans kuruluşları ve sigorta şirketleri...
Şirketler ve firmalar Uluslararası organizasyonların yanı sıra,  faaliyet gösterdikleri bölgelerdeki yerel organizasyonlara da desteklerini arttırmış görünüyor.

Sponsorluk raporuna göre dünyada reklam harcamalarına ayrılan pay azalırken, sponsorluk için ayrılan bütçelerde ciddi bir artış gözleniyor. Reklam bütçelerinin sponsorluğa kaydırılmasındaki artışın nedenleri ise, kurumların, toplumsal sorumluluğunun tüketici gözünde giderek daha önemli hale geldiğini fark etmeleri ve gelişmekte olan teknoloji ile dijital yayıncılık, kablo,uydu yayınları, Internet gibi tüketicinin marka ve şirketlerle birebir etkileşimde olabildiği yeni mecraların oluşumu.  



Devamını oku ...

Aktif Sponsorluğun 10 İlkesi - ORTAK ÇATI


"Aktif Sponsorluğun 10 İlkesi"ni paylaşmaya devam ediyorum sizlerle... geçen hafta sponsorluk da MARKALAŞMA konusunu ele almıştık, bu hafta, sırada ki konu ise sponsorluk da ORTAK ÇATI. 

Kural 2. ORTAK ÇATI

Farklı alanlar da olsa sponsorluklar kendi aralarında tutarlı olmalı ve tek bir konsept etrafında toplanmalı.



ADIDAS
IMPOSSIBLE IS NOTHING (İMKANSIZ HİÇBİRŞEYDİR)

Adidas 2004 yılında "Impossible is Nothing" sloganıyla tarihinin en büyük kampanyalarından birini başlattı. Kampanyada Adidas'ın sponsor olduğu tüm sporcular ve takımlar bu konsepte uygun iletişimlerinde yerlerini aldılar.

AMAÇ

**Adidas'ın spora yaptığı yatırımı tek bir çatı altında toplamak.
**Adidas'ın sporculara yakın olduğunu hissettirmek.
**Kampanya aracılığıyla tutarlı ve güçlü bir marka imajı yaratmak.
**Marka bilinirliğini arttırmak.









STRATEJİ

** Sponsor olduğu atletleri kullanarak spora farklı bir açıdan bakmayı sağlamak.
** "Impossible İs Nothing" anlamını atletler aracılığıyla tüketiciye yansıtmak.
** Spor hayatında her zaman zoru gerçekleştirmeye teşvik eden mesajlar üretmek.
** Orijinal reklam senaryoları ile ilgi çekmek.
** Kampanyayı internet üzerinden hızlı bir şekilde yaymak.
** İnsanları spora teşvik etmek ve onların algı dünyasında akla gelen ilk marka olmak. 

SONUÇ

Farklı alanlarda sponsor olan Adidas "Impossible İs Nothing" kampanayası ile tek bir mesajla iletişimini yapabiliyor. Mesajın sağladığı esneklik sayesinde farklı mecralarda kreatif fikirlerle iletişim yapma olanağı sağlandı. Sırf İtalya'da internet portalında kampanya bilinirliği %229 arttı.

Editörün Yorumu: 

Bir çok reklam filminde, bir çok farklı slogan ve farklı mesajla tüketicinin karşısına çıkan Adidas'ın en bilinen sloganıdır "İmpossible İs Nothing" . 2004 yılında Muhammed Ali'nin başarı hikayesiyle başlattıkları bu kampanya ve slogan ile  akıllarda yer etmeyi başaran Adidas, ilk o yıl almıştı bu güzel söylemin meyvesini hatırlarsanız...

Henüz o yıl (2004) sponsor oldukları ve daha önce hiç bir major turnuvada bu tür bir başarı gösterememiş olan Yunanistan Milli Takımı adeta "İmpossible İs Nothing" sloganının canlı bir örneğini yaşatarak 2004 Avrupa Futbol Şampiyonasında (Portekiz'de) şampiyon olmuştu.

Şampiyonluktan hemen sonra 
Adidas'ın Web sitesine koyduğu bir Pop-up reklamı


Adidas, insanları heyecanlandıran ve bu denli damar bir slogan haline gelen bu kampanyayı daha sonra ki yıllarda çeşitli reklam filmleriyle devam ettirecek ve 2007 yılında ise çok akıllıca bir hamle ile daha bireysel odaklı bir hal almasını sağlayacaklardı...

Sporcuların ilham verici öyküleri ve yaşamlarının arka planını göstererek, insanların kendi yolculuklarına çıkmaları konusunda onları teşvik edeceği düşüncesi ile (mesajı bireyselleştirmeye yönelik) hazırlanan bu kampanya da:

İmkansız yoktur, imkansız gerçek değildir, sadece bir düşüncedir’ felsefesini, bir zamanlar imkansız olarak gördükleri hedeflere yönelen ve bunu başaran gerçek insanların hikâyeleriyle anlatmaya başladılar. Başarılı sporcuların kendi ‘Impossible is Nothing’ hikayelerini çizmesiyle geçmişten bugüne yaptıkları yolculuğu anlattıkları kampanyada, David Beckham, Gilbert Arenas, Lionel Messi ve Yelena Isinbayeva’nın da aralarında bulunduğu 30’un üzerinde uluslararası sporcu yer almıştı. Sporcular, kendi ‘imkânsız hikâyelerindeki en önemli anı, kendi çizim ve sözleriyle resimlemişlerdi.

Kampanyada yer alan sporcular ve hikayeleri:

Resmin üzerine tıklayın!
Resmin üzerine tıklayın!
Resmin üzerine tıklayın!
Resmin üzerine tıklayın!








Sonuç olarak,

Adidas'ın bütün sponsorluklarını ORTAK bir ÇATI altında toplamış olduğu "İmpossible İs Nothing" kampanyasının sadece spor malzemesi üreticisi olan markalara değil tüketiciye hitap eden bütün markalara örnek olması kanaatindeyim.

Bu tip tasarlanacak olan ORTAK ÇATI kampanyaları ile markalar yapmış oldukları (her alanda) sponsorluklarına ait, vermek istedikleri mesajı tek bir slogan ve doğru kampanyalar ile verebilirler.

Diğer yandan Adidas'ın "İmpossible İs Nothing" kampanyası sayesinde bütün sponsorluklarına ORTAK bir ÇATI oluşturduğu bu kampanya bana, "Marka DNA'mız bizim bu spora sponsor olmamızı engelliyor" yada "Biz bu sene ki sponsorluk stratejimizi yalnızca futbol üzerine kurduk o açıdan başka sponsorluk projelerine dahil olamıyoruz" vs... gibi günü kurtarma ve baştan savma amaçla kurgulanmış cümlelerin, aslında ne kadar da pembe bir yalan olduğunu düşündürmeye başladı.

Ülkemizde spora olan ilginin Futbol yada Basketbol değilde nüfusa oranla %80'lik, 90'lık bir kısmının Hentbol yada Masa Tenisine ilgi duyduğunu hayal etsenize... Bahsi geçen marka DNA'sı ne çabuk da değişime ayak uydururdu değil mi? :)) 

Konuyu bağlarsak, Marka DNA'sının bir yalan olduğunu savunmuyorum tabii böyle bir şey var, ama bir markanın ürününü yada hizmetini satın alma potansiyeli taşıyan bireyler nerelerdeyse, o markanın da, ciddi anlamda kafa yorulmuş doğru bir strateji, doğru bir slogan/mesaj ve DOĞRU bir ORTAK çatı kampanyası ile potansiyel müşterilerinin bulunduğu birden fazla spor platformunda aynı anda olabileceği ve yadırganmayacağı kanaatindeyim zira yukarıda Adidas kampanyasında ki örneklerden de görüleceği üzere "İmpossible İs Nothing".

Markalara Sesleniş:

Ama Adidas bir spor üreticisi ve birden fazla spora sponsor olması gayet doğal, bunu başka bir sektör ve marka ile yapmak o kadar kolay değil ve doğru olmaz demeyin! Biraz Kafa yorun/yordurun! derim.

Spor sponsorluğu, bu blogda gördüğünüz/göreceğiniz diğer yazılarda ki örneklerde olduğu gibi çok geniş ve "akılda kalıcı yaratıcılığa" sınırsız derecede imkan veren bir iletişim aracıdır, o açıdan, spor branşlarının ulaştıkları kitlelerin azlığı veya çokluğundan ötürü peşin yargılı hareket etmemenizi tavsiye eder,

Bugün çeşitli kanallardan günde ortalama 3000 gibi bir reklam mesajıyla “kafası şişirilen” günümüz tüketicisine ulaşmanın  yalnızca TV, outdoor, gazete ve dergilere reklam vererek yada artık sadece spor iletişimi denilince yüzlerce marka tarafından ilk akla gelen Futbol, Basketbol vb… sporlara sponsor olarak da çok kolay görünmediğini hatırlatmak isterim.

Görüşmek üzere,


Kaynak: 

1) Sportsnet Group* tarafından yanlış hatırlamıyorsam 2006 yada 2008 yıllarında yapılan "Uluslararası Sporda Sponsorluk Kongresi" için üretilmiş ve misafirlere dağıtılmış 7-8 sayfalık bir kitapçıkta bulunan ve inanılmaz faydalı bilgilerden oluştuğunu düşündüğüm kitapçık.
2) sirkethaberleri.com

Devamını oku ...

Anadolu Efes "Senden Daha Güzel" (İnfografik)



Anadolu Efes oyuncuları geçen yıl kamera karşısına geçmiş, ve "Senden Daha Güzel" isimli bir şarkı ile taraftarlarına seslenmişti hatırlarsınız... bir çoğumuzun da büyük ihtimalle çok hoşuna gittiği kanaatindeyim.


 Yine hatırladığınız üzere, bu yılda (daha bir kaç ay önce) bu kez roller değişmiş, taraftarlar Anadolu Efes oyuncuları için seslendirmişti aynı şarkıyı, gizli kamera eşliğinde...

Taraflı tarafsız bir çok kişinin takdirini kazandılar. Şahsen ben çok beğenerek ve heyecanla izlemiştim.

 

Anadolu Efes'in isim değişikliğinden sonra (Efes Pilsen'den Anadolu Efes ismine geçiş) bazılarına start bazılarına ağırlık verdiği,

** Yeni İmaj (Logo ve İsim)
** Yeni internet sitesi,
** Efes Fan Kart projesi,
** Efes Kızları
** Lisanslı Ürün Satışı
** Bu imaja ve stratejilere ait bilinirliği artırmaya yönelik çalışmalar,
** Var olan taraftar grubu ile duygusal bir bağ kurmak/sadakat,
** Taraftar tabanına yenilerini ekleme isteği,
** Seyircileri tribünlere çekmek  vs...

gibi hedeflerle hayata geçirdiği ve bütün bunları tamamlayıcı bir niteliğe sahip olduğunu düşündüğüm bu reklam serisinin sonunda Anadolu Efes arzu ettiği hedeflerin neresindedir açıkçası onu henüz bilmiyorum (araştıracağım zira önemli bir örnek) ama bu yıl yayınladıkları ve serinin ikincisi niteliğinde olan gizli kameralı reklam filmine ait, nette rastladığım (sosyal medya ve basın yansımalarını içeren) bir infografik'i sizlerle paylaşmak isterim (En altta) Gayet başarılı istatistiklere ulaşılmış görüldüğü üzere.

Editörün Yorumu: 

Sadece işin şarkı boyutuna değinmek ve taraftarı ile yeterli bağı kuramamış olan spor kulüplerine seslenmek istiyorum bu postta..

"Şarkılarınız nerede? Şarkılar hayran kitlenizin ve hakkınızda konuşan sayısının hızla büyümesine ve aynı zamanda salon ve stadyumlarınızı  doldurmaya yardımcı, güçlü bir  pazarlama fikridir."


Örnek Video: Fenerbahçe 100. yıl marşı


Örnek Video 2: Liverpool - You will never walk alone

 

Anadolu Efes - "Senden Daha Güzel" İnfografik

Devamını oku ...

Nasıl Sponsor Bulunur - Örnek Sponsorluk Stratejisi


Kendi kısıtlı bütçesi ile organize edilebilen bir etkinliğe sahipseniz ve daha önce hiç sponsorunuz olmadıysa… Etkinliğinize yönelik planlarınız uzun vadeli ve etkinliğinizin uzun vadede markalaşması taraftarı iseniz… Nasıl Sponsor Bulunur - Örnek Sponsorluk Stratejisi başlıklı yazım tam size göre.

Peki yazı nerede? 

İlgili yazıyı, sevgili arkadaşım Gülce KARSLI' nın büyük bir keyifle takip ettiğim Marka Aşkı bloğu için    yazdım markaaski.net (Tıklayın)


Devamını oku ...

Sadece Sıra dışı Bir İş Görüşmesi mi, Yoksa Sponsorluk mu?


Şampiyonlar ligi sponsorlarından Heineken, etkinlik ve sponsorluk departmanında çalışmak üzere 1734 başvuru arasından  bir seçim yapmak zorunda idi. Farklı yöntemlerin izlendiği ve adayların sırasıyla testlere tabi tutulduğu iş görüşmesinin sonunda ilginç görüntüler ortaya çıkmış. 

Neredeyse her daim sıradan ve aynı soru cümlelerinin kullanıldığı iş görüşmelerine farklı bir boyut kazandıran Heineken, iş görüşmelerinin bile marka adına bir PR malzemesi olarak kullanılabileceğini göstermiş oldu aşağıda ki video ile bize. Buraya kadar tamam... 

 

İlgili arkadaşlar, bu habere bir çok yerde denk gelmiş olabilir, bende zaten Won Ajansın "Won Pulse" adında ki newsletter'ında görmüştüm.

Dikkatimi çeken nokta ve konuyu Spor ve SponsorLOOK bloğuna taşımamda ki asıl mesele ise haberin geçtiği hemen hemen her kaynakta "Sıradışı bir iş görüşmesi" yada "Ezber bozan bir iş görüşmesi" şeklinde yorumlanıyor olması ve işin, Heineken'in Şampiyonlar ligi ve Spor Sponsorluğu boyutuna değinilmiyor olmasıdır.

Heineken neden bu çalışmayı bir "Satın Alma Departmanı" alımı için yada bir "IT Departmanı" alımı için yapmadı da "Etkinlik ve Sponsorluk Departmanı" için yaptı diye soruyor muyuz kendimize? Bence sormalıyız...Spor iletişimi ve Spor Sponsorluğu konusunun güme gitmemesi için ben sordum...

Tamam video, genel itibari ile "İş Görüşmeleri Tarihçesine" önemli bir boyut kazandırmış olabilir ama Ana fikiri kaçırmıyor ve bunun üzerine konuşuyor olmalıyız diye düşünmekteyim.

Video'nun sonunda görüleceği üzere bu çalışmanın kurgulanmasında ki Ana fikir, şampiyonlar ligi sponsorluğunun köpürtülmesinden yani bu sponsorluğa destek olacak yaratıcı bir iletişim çalışması yapılmış olmasından başka bir şey değildir. 

  • Kampanyaya konu olan departmanının, Etkinlik ve Sponsorluk departmanı olması...
  • İş görüşmesi sırasında itfaiyenin açtığı brandayı (sponsorluk yaptıkları platform olan) şampiyonlar ligi maçından önce açılan branda ile eşleştiriyor olmaları...
  • Kampanyayı, sponsorluğunu yaptıkları platform olan  Juventus - Chelsea'nin Şampiyonlar Ligi maçında, stadyum videoboardun da binlerce taraftarın önünde sonlandırmaları ve taraftarı da bu deneyime ortak etmeleri, aslında bu işin, yalnızca sıradan geçen iş görüşmelerine renk katarak, PR elde edilen bir hal almasını sağlamaktan çok, spor sponsorluğu platformunun ne kadar da creativiteye imkan sağladığını ve zemin hazırladığını görmemize iyi bir örnektir.
Her zaman söylediğim gibi, spor sponsorlukları (bu blogda bahsi geçen diğer örneklerden de görülebileceği üzere) aslında markalar için çok geniş iletişim fırsatları sunmakta. Yeter ki marka yöneticileri biraz daha cesur olsunlar ve etraflarında ki spor sponsorluk fırsatlarını görmeye çalışsınlar. (Alternatif ve bakir bir mecra halinde olan sporlara da yönelmeleri tavsiyemdir.)

Diğer taraftan Spor platformunu bir fırsat olarak görenler ve markalarının lehine hareket edenler  de  var elbet (Bir önceki yazımda örneğini bulabilirsiniz - Garanti 12 Dev Adam gibi) 

Ama gel gelelim, sponsorluk işini, yalnızca sponsor olunan faaliyetin içine logonuzu konumlandırmak olarak düşündükçe ve sponsorluğa destek, çeşitli iletişim faaliyetlerine kafa yormaktan çok, logonuzun küçüklük-büyüklük oranları ile uğraştıkça, yapmış olduğunuz sponsorluktan ne keyif alırsınız, ne o sponsorluk basit bir reklam çalışmasından ileri gider ne de markanız adına bu sponsorluktan beklediğiniz geri dönüş arzu ettiğiniz ölçülerde olur, onuda hatırlatmış olalım.

O açıdan Heineken'in çok komplike bir kurgusallıkla ortaya koyduğu (bir taşla birden fazla hedef vurduğu) bu profesyonellik kokan sponsorluk iletişim çalışmasının hepimize örnek teşkil etmesini ve sadece "Sıradışı bir iş görüşmesi" tadında izlenmemesini tavsiye ediyorum.

Görüşmek üzere...


Devamını oku ...

Bu Senin Hayatın! Cesur Ol ve Hayallerini Yaşa.


Aşağıda yer alan şiir tadında ki çeviri dizeleri ve onunda altında bulunan video, kendimizi gaza getirmek içindir, fakat ihtiyacı olan herkes üstüne alınabilir. kamuoyuna saygıyla duyurulur.






Bu senin hayatın,
Neyi seviyorsan onu yap... sık sık yap.
Bir şeyi sevmiyorsan da eğer, değiştir onu.
İşini sevmiyorsan, ayrıl.
Eğer yeterince zamanın yoksa, televizyon izlemeyi kes.
Hayatının aşkını arıyorsan...
Bi dur, 
Sevdiğin işleri yapmaya başladığında,seni bekliyor olacaktır.
Fazla analiz yapmayı kes,
Zihnini, kollarını ve kalbini, yeni şeylere ve insanlara aç.
Biz farklılıklarımızla birleşiriz.
Bazı fırsatlar bir kez gelir, onları yakala.
Sıkça seyahat et. Kaybolmak kendini bulmana yardım eder.
Bütün duygular güzeldir.
Yediğin zaman, her lokman için şükret.
Yanında gördüğün insana tutkusunu sor, ve sana ilham veren hayalini onunla paylaş.
Hayat tanıştığın insanlar ve ürettiğin/ortaya koyduğun yeni şeylerdir.
Bu yüzden çık ve üretmeye başla.
Hayat kısa... 
Hayalini yaşa ve tutkunu paylaş.
          Holstee Manifestosu


Devamını oku ...

Aktif Sponsorluğun 10 İlkesi - MARKALAŞMA

Ne zamandır aklımda olan ve bu işe ilgi duyanların bilgisine sunmak istediğim bir konu vardı, nihayet kaynağımı bulabildim.

Sportsnet Group* tarafından yanlış hatırlamıyorsam 2006 yada 2008 yıllarında yapılan "Uluslararası Sporda Sponsorluk Kongresi" için üretilmiş ve misafirlere dağıtılmış 7-8 sayfalık bir kitapçıkta bulunan ve inanılmaz faydalı bilgilerden oluştuğunu düşündüğüm "Aktif Sponsorluğun 10 İlkesi"ni paylaşacağım sizlerle...

Arada kendi yorumları da katmayı çalışacağım bu yazı dizisine,

Aktif Sponsorluğun 10 İlkesi - MARKALAŞMA  ile başlıyoruz.

(Yazı dizisi  halinde yayınlamayı düşünüyorum çünkü, bir post'ta yayınlanmayacak kadar uzun ve detaylandırılması gereken konular içermekte...)

Aktif Sponsorluk

Sponsorluk stratejik bir ortaklık olarak algılanmalı ve sponsorluk ilişkisinin doğuracağı sinerji, iki organizasyonun iki markayı geliştirmek için birlikte nasıl çalışacakları üzerine odaklanmalıdır. 

"Aktif Sponsorluk" olarak tanımlanan bu yaklaşım "kazan-kazan" bazlı stratejilerle büyümeyi hedefler.

"Aktif Sponsorluk"un 10 tane ilkesi vardır.

1. Markalaşma
2. Ortak Çatı
3. İstikrar
4. Entegre İletişim Platformu
5. Duygusal Bağ
6. Segmentlere Uygun Dil
7. Marka Eşitliği
8. Yaratıcılık
9. Sosyal Sorumluluk
10. Sürekli Değişim

Kural 1. Markalaşma

Sponsorluklar markalaşmalı, Uzun vadeli bir şirket politikası olarak algılanmalı. Sponsorluklara kolay anlaşılabilecek bir anlam, toplumun net biçimde algılayabileceği bir sosyal sorumluluk misyonu yüklenebilmeli.

GARANTİ
12 DEV ADAM

Garanti Bankası 2001 yılından beri Türkiye Basketbol Mill Takımı'nın ana sponsoru. Milli Takım ile iletişimini "12 Dev Adam" konsepti ile yapmakta.


AMAÇ:

Basketbolun ve özellikle Milli Takımın ülkemizde yarattığı heyecan,tutku ve desteği Garanti markasına yansıtmak.

Milli Takımın başarılarına ortak olup, marka imajına katkıda bulunmak.

Markasını, Basketbol sporu ile özdeşleştirmek.

Spora destek olmak.


STRATEJİ:

Basketbol Milli Takımı'nı kullanarak ortak bir iletişim platformu yaratmak.

Basketbol ve Milli Takım oyuncularının imajını marka yararına kullanmak.

İletişimini yaparken Milli Takımı ve oyuncuları halka daha yakın hissettirmek.

Basketbol - marka arasında duygusal bağ oluşturmak.

Sürekli ve uzun vadeli iletişim yaparak Milli Takım düzeyinde basketbolu sahiplenmek.



SONUÇ:

2001 yılından beri yapılan "12 Dev Adam" iletişimi herkes tarafından takdir topladı. 12 Dev Adam şarkısı basketbol ve futbol karşılaşmalarında sabit bir yer kazandı. Garanti'nin imajına büyük katkıda bulundu.



Editörün Yorumu:

Aslında bu konu ile ilgili pek fazla yoruma gerek yok, taraflı tarafsız herkesin takdir ettiğini düşündüğüm, Türkiye'de eşine az rastlanacak seviyede uzun soluklu ve profesyonelce yürütülen (damara denk gelmiş) bir sponsorluk kampanyasıdır "12 Dev Adam" konsepti...


Basketbolu seven sevmeyen, anlayan anlamayan bir çok kişinin diline pelesenk olmuş 12 Dev Adam şarkısı... Turnuva dönemlerini çok iyi kullanarak yayınladıkları reklamlar...Bu reklamların Milli duyguları harekete geçiren cinsten olması ve kendimizi o gazla tribünde buluşumuz...


 Ben sporcuların bile bu sponsorluk ve kampanyalardan sonra gaza geldiğini düşünmekteyim, baksanıza 
"12 Dev Adam" konsepti ve şarkısından sonra az kalsın Avrupa  ve Dünya Şampiyonu oluyorduk :))

Son olarak, Şöyle bir hafızamı yokladım da, bana 2001'den yani "12 Dev Adam" konseptinden önce Garanti Bankasını hatırlatan ne var diye, ilk önce hiç bir şey olmadığına kanaat getirdim, hafızamı biraz daha zorladığımda ise "Sucu Çocuk" reklamı geldi aklıma, o da ilk etapta Garanti Bankası reklamı mıydı yoksa İş Bankası mı diye kocaman bir soru işareti ile birlikte geldi :)) ardından Google amcadan öğrendik Garanti Bankası reklamı olduğunu tabi.. zira emin olamadım bir türlü...  


Demem o ki, yayınlandığı dönemlerde (1995) hayranlıkla izlediğimiz "Sucu Çocuk" reklamı hangi bankanın reklamıydı diye sorsam (kendime sorduğum gibi), bir çoğumuz ancak bir kaç hatadan sonra Garanti Bankası deriz belki (denedim çoğu arkadaşımın ilk tahmini "İş Bankası" oldu) ama bundan bir 15 yıl sonra "12 Dev Adam" diye sorulduğunda Garanti Bankasının ilk tahmin olacağına eminim... Bunda da Garanti Bankasının 12 Dev Adam sponsorluğunu  uzun vadeli bir şirket politikası olarak algılaması, sponsorluğa kolay anlaşılabilecek bir anlam ve toplumun net biçimde algılayabileceği bir sosyal sorumluluk misyonu yüklemiş olmasının payının büyük olduğu kanaatindeyim.

12devadam.com sitesinde bulduğum, bu sponsorluğu ve oluşturulan konsept ile ilgili süreci anlatan bir tarihçeyi bilgilerinize sunarken, bu bahsi Aktif Sponsorluğun 10 İlkesi - ORTAK ÇATI  konusuna kadar sonlandırıyorum. Görüşmek dileğiyle...


"12 Dev Adam"ın hikayesi, Garanti Bankası'nın, 2001 yılında Türkiye'de düzenlenen 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası öncesi, basketbol milli takımına sponsor olmasıyla başladı. 
Kurum kültürünü oluşturan ekip çalışması, inanç, güven ve disiplin gibi unsurları ruhunda barındıran basketbol sporuna her zaman özel bir ilgi duyan Garanti Bankası, 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası öncesinde, A Milli Basketbol Takımı'nın resmi sponsoru oldu. 
Takımın resmi sponsorluğunu ilk üstlenildiğinde, kamuoyunun basketbol sporunu daha fazla desteklemesi, Avrupa Basketbol Şampiyonası'dan daha fazla haberdar olması ve Milli Takımımıza hak ettiği desteği vermesi amaçlanmıştı. 
42 yıl sonra Türkiye'de yapılan Avrupa Basketbol Şampiyonası, Türkiye'nin tanıtımı açısından da büyük önem taşıyordu. Garanti öncülük ettiği bu desteğin, herkes tarafından paylaşılmasını da istedi. Nitekim bu turnuvada, 2002 Dünya Şampiyonası'na gitmeye hak kazanan Basketbol Milli Takımımızı, Indianapolis'te destekleyen şirketlerin sayısı bir hayli arttı. 
Turnuva öncesinde Garanti Bankası, Türkiye Basketbol Federasyonu ve reklam ajansı bir araya gelerek, milli takıma uygun bir slogan ve reklam planlandı. Ajansın yapmış olduğu çalışmalar doğrultusunda "12 Dev Adam" ismi ve logosu ortaya çıktı. 
Turnuvanın Türkiye'de yapılmasının, rastladığı tarihler de düşünüldüğünde önemi büyüktü. 2001 ekonomik krizin hemen sonrasında, Türkiye'nin sıkıntıda olduğu bir dönemdi. Verilen desteğin moral bir değeri oldu, güç birliği sağlandı. 
Avrupa Şampiyona'sına hazırlanan milli takım genç ve yetenekli oyunculardan kuruluydu. Uzun yıllardır ilk kez bu denli yetenekli bir takımın bir araya gelmesi, basketbolun bir patlama yapacağı beklentisini artırdı. Tabii ki bu, bir çok unsurun biraraya gelmesiyle olacak bir şeydi. Öncelikle seyirciyi salona çekmek gerekiyordu. Bunun için de 12 Dev Adam sloganı ve Athena'nın yaptığı şarkının müthiş etkisi oldu. Sonra çekilen reklam filmi büyük beğeni topladı. Salonlar dolmuştu. Gerisi oyunculara kalıyordu, onlar da işlerini mükemmel yaptı ve "12 Dev Adam"Avrupa 2.'si oldu
2001 Avrupa Şampiyonası'yla birlikte "12 Dev Adam" şarkısı dillere bir marş oldu, hatta futbol maçlarında bile söylendi. "12 Dev Adam" ismini duymayan, bilmeyen kalmadı. 12 Dev Adam basketbolu, basketbol 12 Dev Adam'ı devleştirdi. "12 Dev Adam" ismi, bugün artık bir marka. Oyuncular değişse de, milli takımımız her yerde "12 Dev Adam" olarak anılıyor. 
2010 yılında bir kez daha evinde oynama şansı yakalayan 12 Dev Adam için salonlar yine hınca hınç doldu. 12 Dev Adam'ın galibiyet ile bitirdiği her maç sonunda salondan 12 Dev Adam marşı yükseldi. Bu destek ile, 12 Dev Adam Türk basketbol tarihinde bir ilki gerçekleştirerek dünya ikincisi oldu. Tüm Türk halı sevince boğuldu.

* Sportsnet Group: Kendileri ile okuldan mezun olduğum yılın hemen akabinde 2007 - 2008 yılları arasında çalışma fırsatı bulduğum, 2001 yılında "Türkiye'nin ilk spor odaklı reklam ajansı" mantığı ile kurulmuş ve kurulduğu yıldan bu güne bir çok saygı duyulası işlere imza atmış ve saygı duyulası kişilerden oluşan spor odaklı bir reklam ajansıdır.


Devamını oku ...

İstanbul Spor Envanteri Nedir? (Analiz ve Editörün Yorumu)

“İstanbul Spor Envanteri-2012”, kentte yetişen her çocuğun ve bireyin bulunduğu ilçede, ilgi alanları ve yeteneklerine yönelik spor yapabileceği tesislere ve branşlara ait bilgiye kolaylıkla ulaşabileceği kapsamda hazırlanmış bir kaynak niteliğindedir. İlk defa İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen özverili bir alan çalışmasıyla ortaya çıkarılan Spor Envanteri; eğitsel, kültürel, sosyal ve sportif anlamda tesislere ait tüm bilgiler ile kulüp ve sporcu sayılarının durumunun, her yıl yenilenerek güncelliğini koruması hedeflenmektedir."


İBB Gençlik ve Spor Müdürlüğü tarafından hazırlanan, 2020 Olimpiyat Adayı İstanbul’un ‘Spor Bilgi Bankası’ www.istanbulsporenvanteri.com güncellenmiş yeni yüzü ve İngilizce seçeneğiyle yayına başladı. 

 
 
Peki nedir bu İstanbul Spor Envanteri ve ne işe yarayacak?

 
 
İBB'nin hayata geçirdiği bu sitede:

İstanbul'da ki tesislerin ilçelere göre dağılımını gösteren bir harita bulunabilecek,


Basit bir filtreleme modülü ile branşa ve ilçe'ye göre tesis araması yapılabilecek,


Yine basit bir arama modülü ile ilgilenilen spor branşı ve bulunulan ilçede ki en yakın spor kulüpleri aranabilecek,


İstanbul genelinde ki kulüp sayıları ve iletişim adresleri öğrenilebilecek,



Toplam lisanslı sporcu sayısı ve faal sporcu sayıları görülebilecek,


Editörün Yorumu:

Böyle bir sitenin, yokluğundan hareketle, düşünülüp yapılıyor olması gayet güzel...Öncelikle sportif bir amaç uğruna verilen her emeğe saygı duyduğumu ve taktir ettiğimi belirtmek isterim.

Site ile ilgili fikirlerime gelince;

Böyle bir sitenin var olması mutlaka ki bir işe yarayacaktır, o konuda hiç şüphem yok,  fakat uzun vadede ne kadar işe yarayacak yada kimlerin işine yarıyor hale gelecek kestiremedim.

Neyse, çok fazla yorumda bulunmadan tavsiye niteliğinde şunları söyleyebilirim galiba;

"istanbulsporenvanteri" ismi bana çok muhasebesel bir terimmiş gibi geldi ve ilk duyduğumda "spor" ile "envanter" kelimelerini birbirine yakıştıramadım, halada öyle :)) .

Tamam, site İstanbul'da spor faaliyetine konu olan tesisler,kulüpler ve lisanslı sporcuların sayımı sonucu ortaya çıkarılmış bir envanter niteliği taşıyor ama gel gelelim daha güzel  bir isim bulunamazmıydı diyede düşünüyor insan. Mesela yine sitenin içerisinde bulunan başlıklardan biri pekala bu sitenin "genel" ismi olabilirmiş kanımca "İstanbul Spor Haritası"

 
Diğer yandan, kamuoyunun bilgisine sunmak üzere bu siteye ilerleyen dönemlerde eklenmesi ve her yıl güncellenmesi gerektiğine inandığım önemli araştırmalardan birisi;
  • Sitede ki halka açık olan tesislerin çevrelerinde yaşayan halkın, bu tesislerde ki spor faaliyetlerine katılım oranları... 
Bir diğeri ise,
  • Aşağıda ki cevapları kamuoyunun bilgisine sunabilecek tarzda, bütün ilçeleri kapsayan ve her yıl güncellenecek olan bir "İstanbul Spor Alışkınlıkları" araştırmasının varlığı da  bu sitenin değerine değer katacak, tadından yenmez bir hal almasını sağlayacaktır. :))
  • İstanbul’da spora genel yaklaşım
  • En çok yapılan sporlar
  • İstanbul’da spor yaparken ne tür eksikliklerle karşılaşılıyor
  • Spor yapma sıklıkları ( günde kaç saat, haftada kaç gün)
  • İzleme alışkanlıkları (canlı olarak ya da medya aracılığıyla en çok izlenen sporlar)
  • Bazı sporların medyada yer almaması (insanlar hangi sporları izlemek isterler)
  • Genel olarak sporun imajı ve algısı (sağlıklı, yararlı)
  • Olimpik felsefeye yaklaşım
  • Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmanın topluma faydaları vs...
Bu sonuçlar:
  • Cinsiyet
  • Yaş
  • Eğitim
  • Sosyo-ekonomik sınıf
  • İkamet bölgesine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Devamını oku ...

İstanbul 2020 Olimpiyat Adaylığı süreci - 2


"İstanbul 2020 adaylık süreci -1- ve özel sektör desteği" isimli yazımda 2020 adaylığı için yapılan çalışmaların daha önce ki hiç bir adaylık sürecimize benzemediğini ve beni çok umutlandırdığını aktarmıştım. 

Hala da umutluyum, çünkü bu kez bambaşka gelişiyor her şey, çok organize bir çalışma var tüm yurtta, muazzam bir farkındalık oluşturuldu Dünya ve Türkiye kamuoyu üzerinde. her yerde 2020 görselleri, lobiler,anketlerden çıkan sonuçlar,sponsorlar, tesisler ile ilgili muazzam projeler ki bu yazının sonunda tesis projelerine ait fotoğrafları görebilirsiniz.

Bu süreç bana nasıl geliyor biliyor musunuz? Daha önce hiç bu kadar yakın hissetmediğimden midir nedir, Ya bu 2020 olimpiyatları masa başında bir yerlerde alındı da Dünya kamuoyunun ağzını kapatmak için ve dedikodulara mahal vermemek adına adaylık sürecini gayet profesyonelce yürütüyoruz, daha önce hiç olmadığı kadar işi kitabına uyduruyoruz :))  yada Bakan Suat KILIÇ ve ekibi bu işe muazzam derecede hakim ve işlerin nasıl yürümesini gerektiğini (geçmişten ders çıkartmış olarak) çok iyi etüt etmişler ve profesyonel anlamda ne gerekiyorsa yapıyorlar. (İş birliği içerisinde hareket ettikleri için Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinin de bu ekibin içinde olduğunu belirtmeliyim tabii...)

Sonuç olarak ben, bu iş olsun da nasıl olursa olsun arkadaş kafasında olanlardanım...benim için iki alternatifte başarıdır ve takdire şayandır şu canına yandığımın dünyasında :))

Neyse bu kadar fantezi ve komplo teorisi yeter... :))

Aşağıda Olimpiyat komitesi üyelerinin geçen haftalarda İstanbul'a gerçekleştirdikleri inceleme gezisinden sonra yaptıkları açıklamaları barındıran bir pasaj paylaşıyorum, iyi izlenimlerden bahsediyorlar, umarım  bu iyi izlenimler, adayları değerlendirirken önde olmamızı sağlar.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), 2020 için Olimpiyat adayı olan İstanbul'daki temaslarının ardından açıklamalarda bulundu. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Değerlendirme Komisyonu Başkanı Sir Craig Reedie, hazırlayacakları raporun 3-4 Temmuz'da İsviçre'nin Lozan kentinde düzenlenecek toplantıda kamuoyuna sunulacağını belirtti. 
Reedie, yaptıkları temasların Türkiye'deki olimpiyat çalışmalarını güçlendirdiğini belirterek, "Olimpiyatlar multimilyarlık bir iştir. Komite, aday şehirlerin incelenmesine büyük önem veriyor. Komite olarak, aday ülkelerin de bu işten yararlandığını düşünüyoruz." dedi. 
Türkiye'deki çalışmalardan çok etkilendiklerini ifade eden Craig Reedie, "Bizi organize olmuş bir şekilde karşıladılar. Teklif komitesinin ne kadar yetenekli olduğunu görmüş olduk. İngilizce'ye de çok hakimlerdi. Hepimiz çok etkilendik. Olimpiyatlar için Türkiye'nin ne kadar çok istekli olduğunu ve büyük önem verdiklerini gördük. Olimpiyat Komitesi adına ne kadar müteşekkir olduğumu söylemek istiyorum, adaylık komitesine çok minnettarız." diye konuştu.
Medyanın olimpiyat sürecine katkısına da dikkat çeken Reedie, basın mensuplarına "Yalnızca sporların tanıtılmasında değil, olimpiyat değerlerinin tanıtılmasında da büyük önem taşıyorsunuz." diye seslendi. 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı bakanlar ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Vali Hüseyin Avni Mutlu'yla görüştüklerini hatırlatan Reedie, "Hükümetin adaylığı desteklediğini gördük. İstanbul'un eski belediye başkanlarından biri olan Başbakan da olimpiyatları destekliyor. Olimpiyat projeleri Türkiye'deki iş dünyasından da büyük destek görüyor." diye konuştu. 
Aday olan kentlere adil davranmaya çalıştıklarını dile getiren Reedie, "Biz bir kenti diğerleriyle kıyaslayamayız. Biz sadece tarafsız bilgi veriyoruz. Her kente tarafsız ve adil davranmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı. 
Komitenin İcra Direktörü Gilbert Feelli ise "Şu anda çok daha iyi anlamış durumdayız; trenler için otobüsler için nasıl bir sistem sağlanacağını görebiliyoruz. Şehirdeki ulaşımın nasıl sağlanacağını görebiliyoruz. Hangi projelerin çoktan başladığını daha iyi görebiliyoruz. Toplu taşımanın boyutlarına bakarak da İstanbul'un oyunlara ev sahipliği yapıp yapamayacağını hep birlikte göreceğiz. Hangi projenin ne zaman gerçekleştirileceği konusunda da bilgi sahibi olduk." dedi.
Kaynak: www.zaman.com.tr
2020 Olimpiyatları adaylık dosyamızda bulunan ve planlanan tesislerden bazılarının fotoğraflarını aşağıda görebilirsiniz. Tamamını görmek için  www.istanbul2020.com.tr







Devamını oku ...