Reklam Alanı

Sporda Sosyal Sorumluluğu Gösterme Vakti! (Turkcell ve Ülker Örnekleri)


Amacı spor sponsorluğunun gelişmesine katkıda bulunmak olan bu  site de söylenmemesi ve amaç uğruna sümen altı edilmesi gereken şeylerden bahsediyorum belki de ama huyum değil işte yapamıyorum, kimse kimseyi kandırmasın, bazı şeyler değişene kadar ülkemizde durum budur, bunu kabul etmek gerek!
Yanlış anlaşılmasın amacım, "Spora sponsor olmayın demek değil" aslında...Tam tersi "Spora sponsor olmanın tam vaktidir demek..." ama doğru bir strateji ile... Yapmakta olduğunuz spor iletişiminizin yanında "Sporda Sosyal Sorumluluğa" ağırlık vermekten bahsediyorum! 
Başlıyoruz...

Spor, genel anlamda markalar tarafından kullanılan ve hedef kitleye ulaşmanın en etkili yollarından birisi. Markalar göz önünde ki çeşitli spor platformlarına sponsor olarak, o spor platformunun;

** Medya görünürlüğünden yararlanmayı ve daha ucuz yollarla reklamını yapmayı amaçlar,

** Segmentlere uygun dil kullanarak, taraftarla marka arasında duygusal bir bağ oluşturmaya çalışır,

** Kimisi, yapmış olduğu bu sponsorluğu kreatif bir TV reklamı ile destekleyerek dillere pelesenk olmayı arzu eder,

** Kimisi platforma sponsor olmadığı halde yayına sponsor olur yada yayının önüne arkasına veyahut da sanal olarak içerisine çeşitli gerilla taktiklerle bezenmiş spotlar kullanarak reklam verir,

** Ülkede ki durumu ve gidişatı iyi analiz etmiş kimi markalar ise spor sponsorluğu platformundan faydalanmanın çaresini, biraz daha taşın altına elini sokup, çeşitli projelerle sosyal sorumluluğunu göstermekte bulur.

En doğrusunu yapanlarında ülkemizde bunlar, son maddede ki sporu "sosyal sorumluluk" gündemlerine alan markalar olduğu kanaatindeyim şahsen...

Neden mi?

Olimpik sporlarda tel tel döküldüğümüz, kazandık diye sevindiğimiz tek tük madalyaların bile doping yüzünden sonradan elimizden alındığı, alt yapıdan sporcu, antrenör yetiştiremediğimiz, devşirme sporcu ve antrenörlerle günü kurtarmaya çalıştığımız, tuttuğu takım uğruna sokaklarda cinayetin işlendiği, daha acısı taptaze olan gencimizin yerde ki kanı kurumamışken spor programı yorumcularının vurdumduymaz, şaklabanlıktan öte gitmeyen reyting savaşları vs... gibi daha sayamadığım bir çok nedenden ötürü ülkemizde hem taraftar hem sporcu hem de yönetici bazında henüz belli bir kalite standardını yakalayamamış olduğumuz spor sektöründe... 

Markalar tarafından spor sponsorluğunun, yalnızca reklam, taraftarla duygusal bağ kurma, marka bilinirliğini arttırma gibi hedeflerle kullanılıyor olmasının yeterli olmadığı ve spor kültürünün neredeyse sıfırın altında seyrettiği ülkemizde marka adına istenilen hedeflere ulaşılamayacağını düşünüyorum...

Bir birini gırtlaklayan futbolcular, söylemlerinin binlerce taraftarı etkileyebileceği ve kötü olaylara sebebiyet verebileceğini hesap etmeyen sorumsuz yöneticiler, adı doping skandallarına karışan ve ne hikmetse her defasında suçsuz olduklarını iddaa eden sözde şampiyonlarımız, maç içerisinde ki güzellikleri yaşamaktan çok, maçtan sonra birbirlerini öldürme yada yaralama hesapları yapan ve bu ülke topraklarında daha önce görülmemiş hareketler sergilemeye başlayan taraftar mı sizin sponsorluğunuz dan etkilenecek? markanızla duygusal bir bağ kuracak? markanıza tutkuyla bağlanacak? her yerde ağızdan ağza sizin pazarlamanızı yapacak? 

Üzülerek söylüyorum ama onların konuşacak, etkilenecek bir sürü şeyi var, size sıra gelene kadar...

Amacı spor sponsorluğunun gelişmesine katkıda bulunmak olan bu blog da söylenmemesi ve amaç uğruna sümen altı edilmesi gereken şeylerden bahsediyorum belki de ama huyum değil işte yapamıyorum, kimse kimseyi kandırmasın, bazı şeyler değişene kadar ülkemizde durum budur, bunu kabul etmek gerek!

Yanlış anlaşılmasın amacım, "Spora sponsor olmayın demek değil" aslında...Tam tersi "Spora sponsor olmanın tam vaktidir demek..." ama doğru bir strateji ile... Yapmakta olduğunuz spor iletişiminizin yanında "Sporda Sosyal Sorumluluğa" ağırlık vermekten bahsediyorum!

İşte tam da bu noktadan hareketle, hizmetlerini beğenirsiniz yada beğenmezsiniz, ülkemizde  bu yönde çalışmalar yapan iki markanın yapmış olduğu projelerden bahsetmek, dikkatleri sporun sosyal sorumluluk boyutuna çekmek isterim bu yazımda... zira şu gidişatta ülkemizde spor sponsorluğunun en doğru kullanılacağı ve markaya fayda sağlayacağı platformun kreatif bazda hazırlanmış reklam çalışmalarından çok  sporun gelişimine yönelik sosyal sorumluluk projeleri olduğunu düşünmekteyim.


Bahsi geçen markalarımız Turkcell ve Ülker. Elbette spor da sosyal sorumluğu gündemlerinde tutan başka markalarımızda var ama bu yazımda bu iki markanın yaptıklarından bahsetmeye, size aktarmaya çalışacağım.

Turkcell 

Türkiye'nin lider iletişim ve teknoloji şirketi Turkcell, Türk sporuna verdiği güçlü desteği daha da artırıyor. Halen Atletizm ve Yüzme Federasyonları ile Geleceğe Koşanlar projesi kapsamında iş birliği yürüten Turkcell, bu kez elit sporcuların yetişeceği iki farklı projeyi Türk sporuna kazandırıyor

İstanbul 2020 adaylık sürecine 2.5 milyon Euro katkı veren Turkcell, federasyonlar ile ortak çalışarak bireysel sporların tarihinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Atletizm Federasyonu ile gerçekleştirilecek iş birliği sonucunda Turkcell Yüksek Performans Merkezi, Yüzme Federasyonu iş birliği ile ise de Ulusal Yüzme Sistemi kurulması hedefleniyor.

“Turkcell’in desteğiyle atletizm ve yüzmede kalıcı başarıyı yakalayacağız”
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç basın toplantısında "Her alanda gelişen ülkemizde sporda da tarihi başarıları yaşamaya devam ediyoruz. Türk sporu özel sektörün desteğiyle, daha büyük başarıları en kısa sürede yakalayacaktır. Turkcell’in desteğiyle bunu atletizm ve yüzmede kalıcı hale getirmek istiyoruz. Altyapıdan başlayarak tüm yaş gruplarında elit sporcular yetiştireceğiz ve onlara dünya standartlarında tesisler kazandıracağız. Toplamda 56 milyon TL olan bu projeye 28 milyon TL’lik destek, Turkcell gibi büyük bir markaya yakışırdı. İstanbul 2020 hedefine bizimle omuz omuza yürüyen Turkcell’e desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum, ülkemize hayırlı olsun” dedi. 

Turkcell Geleceğe Koşanlar Projesi


Turkcell sporun insanları bir araya getiren etkisinin bilinciyle spora ve sporculara pek çok proje ve sponsorluk desteği vermektedir. 


Bugüne kadar takım sporlarına destek veren Turkcell, kitleleri sürükleyen takım sporları kadar bireysel sporların da tanıtımına ve gelişmesine duyulan ihtiyaçtan yola çıkarak, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ile yaptığı işbirliği sonucu 2009 yılında hayata geçirdiği Geleceğe Koşanlar projesini geliştirmiştir.

Geleceğe Koşanlar projesi ile Turkcell’in amacı, bireysel dallarda Türk sporunu daha ileri taşıyacak ve ülkemizi yurt dışında başarı ile temsil edecek gençlerin yetişme sürecine destek vermektir.



Turkcell Geleceğe Koşanlar projesi kapsamında destek verdiği branşlar ise şöyle; Tenis - Yüzme - Halter - Atletizm - Kayak - Görme Engelli Bisiklet.








GSGM ve federasyonlarla yapılan işbirliği ile proje sporcularına verilen desteklerin çeşitleri ve kriterleri, branşların performans ve ihtiyaçlarına göre belirleniyor.

Sporculara sağlanan destekler;

** Antrenör ve kondisyoner desteği
** Maddi destek
** Performansa göre prim sistemi
** Kamp ve yurt dışı turnuva desteği
** Malzeme takviyesi
** Sağlık taramaları ve efor testleri




Ülker

TFF-Ülker Futbol Köyleri Projesi

Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Ülker’in desteği ile gerçekleştirdiği Çocuklar için Futbol programı kapsamında ki TFF-Ülker Futbol Köyleri projesi 2007’den bugüne 220.000’den fazla çocuğa ulaşarak yetenekli minik futbolcuları geleceğe hazırlıyor. 


Bu köylerden çıkan başarılı oyuncuların, futbol kulüplerinin ve milli takım alt yapısının zenginleşmesine önemli bir katkısı oluyor. TFF-Ülker Futbol Köyleri’nden çıkarak Genç Milli ve Kulüp alt yapı takımlarına transfer olan 20 erkek ve 10 kız oyuncu geleceğe emin adımlarla ilerliyor. Bu oyuncuların bir kısmı ülkemizi Avrupa Şampiyonası ve Gençlik Olimpiyatı gibi büyük organizasyonlarda temsil ederken bir kısmı da takımlarında A takıma kadar yükselme başarısı gösterdi.


Her bir futbol köyünde 8 olmak üzere toplam 56 futbol eğitmeni görev alırken, her köyde 39 saat futbol eğitimi ve 3 saat futsal eğitimi veriliyor. Drama eğitiminin yanı sıra 9 saat satranç eğitimi de alan çocuklar Çuval yarışı, dart atma, halat çekme gibi oyunlarla eğleniyor. Yeni dostluklar edinen çocuklar, çevre bilinci eğitimi çerçevesinde de fidan dikiyor.



Editörün görüşü

Yukarıda bahsettim. O açıdan uzun uzun tekrar değinmeyeceğim...
Markalara vermek istediğim mesaj kısaca şudur;
Ülkenin içinden geçtiği sportif anlamda ki şu kriz elbetteki sizin (markaların) eseri değil fakat sizsiz de düzelecek gibi değil!
Sporun günümüzde ki problemlerine kısa vadede çare bulamayabiliriz belki ama Turkcell ve Ülker gibi markaların yaptığını yaparak ülke sporunun geleceğini olumlu yönde şekillendirebiliriz.
Sosyal sorumluluğunuzu göstermenin tam vaktidir! 
Bu ülke topraklarından kazandığınızın hepsini değil yalnızca bir kısmını bu ülkenin geleceği uğruna harcama vaktiniz gelmedi mi sizce?






1 yorum:

  1. bu kadar buyuk sırketler degılde ufak tefek bır sırketın malzeme konusunda sponsor olması durumunda devletten de herhangı bır yardım alabılır mı yanı verılen para vergıden duser mı?

    YanıtlaSil